BLACK METAL AYİNİ
Ateş, Duman, Kıyamet! Alev almış bir sahne, seyircinin elinde tutuşturulmuş meşaleler, kanlı ayinler, korkunç makyajlarıyla sahnede koşturan adamlar, “Black Metal” ve çok daha fazlası… Neyden mi bahsediyorum? Yazının başlığında belirtildiği gibi olaylı “Black Metal” grubu “WATAIN”den ve onların vermiş olduğu alev dolu, yıkım dolu 26 Eylül konserlerinden.
Böyle bir müzik grubundan bahsetmek için kelimeler, sayfalar, hatta kitaplar bile bence yetersiz kalır. Bu hayatta görülmesi, deneyimlenmesi ya da tam tersine görülmemesi ve deneyimlenmemesi gereken şeyler vardır. “Watain” konusunda bu karar tamamen size ait fakat dediğim gibi bu grup okunarak ya da sadece oturduğunuz yerden izlenerek anlaşılabilecek bir oluşum değil. “Watain”de “yaşamanız gereken” ya da onların size “yaşatması gereken” diyeyim şeyler var. Buradan böyle bir şey yapmam takdir edersiniz çok mümkün olmasa da yine de elimden geleni kısa ve öz bir şekilde yapmaya çalışacağım. Buyursunlar jet gibi yazıya…
(Watain İstanbul konseri ateşli geçti!)
Erken saatlerden Beşiktaş IF’in önü ateşli seyirciyle dolmaya başlıyor. Grubun gitaristlerinden Alvaro Lillo mekanın restoranında yerini kapmış, yurtdışından gelmiş olan arkadaşlarıyla muhabbet halinde. Etraftaki seyircinin de yoğun ilgisi var ve Alvaro bu ilgiyi kırmadan, karşılıksız bırakmadan “Reyizin köşesi”ne çevirdiği mekanda paşalar gibi herkesle vakit geçiriyor, birasını sigarasını içiyor. Heyecan içerisinde bir merakla “Watain”in sahneye çıkacağı saati bekliyoruz. Bir önceki konserleri de son derece olaylı geçmişti ve bu durum o gün orada olan çoğu kişinin malumuydu. Bu konserin de geçmiştekini aratmayacağı daha günün ilk saatlerinden belli olmuştu…
Konser saati gelip çattığında, bütün Metalciler IF’in içerisine dadandığında her zaman olduğu gibi “Merch” standına bakıldı, grubun hatıra tişörtleri alındı, biralar kapıldı, yerler seçildi ve “Watain”in kulisten sahneye çıkışı beklenmeye başladı. Burada yaşanan durum korku filmleri izlerken hafiften tırsan ama yine de sonuna kadar filmi izleyen seyircinin durumuyla biraz benzer. Sahneye çıkacak olan grubun tavizsiz, son derece şeytani, yakan, yıkan bir ekip olduğunu biliyorsunuz fakat yine de izlemek, dinlemek, o anları yaşamak için can atıyorsunuz. Sonunda uzun bekleyiş sona eriyor ve adamlarımız kan revan içerisinde, sanki savaşa hazırlanır gibi yapmış oldukları “Corpse Paint” makyajları ve yırtık pırtık kıyafetleri, ağır zincirleri, uzun saçları, sakalları ile cehennemden çıkıp gelmiş gibi sahnede dikilmeye başlıyor. Alkışlar, çığlıklar, seyirci tam bir hezeyan halinde. “Watain” hiç oralı değil, bütün grup elemanları arkasını seyirciye dönmüş vaziyette bekleyerek ortamı daha da geriyor!
(Watain ürkütücü şovu ile IF Beşiktaş sahnesindeydi. 26 Eylül 2024)
İLK KURŞUN
İlk kurşun atılıyor, bir ağaç dalının ucunu sardıkları kumaş, vokal Erik Danielsson tarafından tutuşturuluyor ve bir süre yanar vaziyette elinde kalıp, sağda solda diğer yanıcı materyaller bununla yakıldıktan sonra seyircilerden birinin eline veriliyor! Yeterince şok edici bir başlangıç değilmiş gibi grup üyeleri delirmiş vaziyette o akşamın ilk “Watain” performansı olan “Ecstasies in Night Infinite” adlı şarkıyı çalmaya başlıyor. Bu adamlar şarkılarını sadece çalmıyor ritüelistik bir şekilde hissediyor! Bu onlar için tam manasıyla bir ayin ve yazının sonunda değineceğim gibi bu konuda şakaları yok. Meşale söndürülüp şarkı çalınmaya devam ederken alevler içinde kalmış olan sahne görsel bir şölen sunuyor. “Hymn To Qayin” ve “Legions Of The Black Light” şarkıları art arda çalınıyor. “Mosh”lar “Pitler” havalarda uçuyor. “Watain” grubunun kendisi gibi (şaşılmayacak şekilde.) seyircisi de onlarla uyumlu şekilde son derece vahşi!
“Opus Diaboli” albümünden grubun sevilen şarkısı “Devil’s Blood” çalınmaya başlandığında seyircide ekstra bir hareketlenme gözlemleniyor. Avusturya’nın köylerini Noel zamanı basan Krampuslar gibi bir mizansen çizen grubumuz tam gaz ürkütmeye, yıkmaya, yakmaya, çocukları kaçırmaya devam ediyor. “Black Flames March” ve “The Howling” şarkılarından sonra inanılmaz bir an daha yaşanıyor. Ya “Serimosa” çalınırken ya da “Total Funeral” sıralarında, seyircilerden biri konserin başından beri elinde tutmuş olduğu üzerinde “Pick Please” yazan pankartını sahneye doğru iyice yaklaştırıyor. Bunu gören “Watain” vokali Erik sizde durur mu? Mümkünü yok durmaz… Bir hışımla pankartı seyircinin elinden kapıyor ve sahnede hali hazırda yanmakta olan meşalelerden biriyle pankartı tutuşturmaya çalışıyor! Bereket yanıcı bir malzemeden yapılmadığı anlaşılan pankart kolay kolay tutuşmuyor ama Erik hatırı sayılır bir süre bu çabasından vazgeçmiyor!
“Storm Of The Antichrist” seyirci bir kez daha sahnenin ön barikatlarına yükleniyor. Sanki “Watain” grubu seyirciye, seyircide “Watain”e kavuşmak istermiş gibi vahşi, mistik bir öfke ve enerjiyle birbirlerine çekiliyor. “Before The Cataclysm” çalındığı sıralarda resmen bu durumu özetler nitelikte Beşiktaş IF’in duvarlarından kıyamet çanlarının yankısı duyuluyor ve bizi “Dissection” “Cover”ı olan “The Somberlain” şarkısına sürüklüyor. “Watain” “Setlist”lerinin son şarkısı olan “Malfeitor”u çalarken alandaki enerjinin dışa vurumunu görmeniz lazımdı… Sanki seyirci “Watain”in o gecelik son şarkılarını çalacak olmasına karşın öfkeli ve bu durumu ellerinden geldiğince dışa vurmaya çalışıyor. Sadece bu açıdan bile bakıldığında kolaylıkla söyleyebilirim ki “Watain” konseri belki de bu senenin en interaktif konseri oluyor. Grup elemanları ağır çekimde ve yine ürkütücü bir şekilde sahneden inerken bazı insanlar kulis önünde “Watain” üyelerinin önünden çekiliyor, kaçıyor! Ne yapacakları belli olmaz, akıllıca bir hamle!
WATAIN’İN ŞAKASI YOK!
Yazının başında bahsettiğim şeye gelecek olursak eğer, (“Watain”in şakasının olmaması konusu.) Grup üyeleri sahneyi terk ettikten sonra alanda uzun bir süre “Watain” sesleri çığlıklar, bağırışlar, ıslıklar eşliğinde devam ediyor. Grup uzun süre sahneye seyirci tarafından geri çağrılıyor ama nafile. Bunun yerine bu hatırı sayılır süre boyunca uzun bir “Outro” dinliyoruz fakat bu bir “Outro”dan ziyade daha çok ayin, kilise müziği karışımı ambiyans seslerinden ibaret bir dinleti. Biz seyirci olarak bu sesleri dinlerken grubun vokali Erik sahne dekoru olan “Watain” bayrakları arkasına geçmiş, hiçbir sese ve hiçbir şeye aldırmadan ritüelini tamamlamaya çalışıyor, bir süre orada kalıyor, öyle ki adam gitti de biz boşuna mı bekliyoruz oluyoruz. Nihayet seslerin kesilmesiyle kendisi de sahneden iniyor.
(Watain sahnesi konserden çok ayin havasında geçiyor)
Evvelden bu şekilde sahne konsantrasyonlarını birkaç kez görmüşlüğüm vardı, hepsinde de yalan yok inceden tırsmış, hayretle karışık bir hayranlıkla sahnelere bakakalmıştım. Birincisi o dönem “Vikings” dizisinin müziklerini yapan “Wardruna” grubu ile gelmiş olan hepimizin “Gorgoroth”tan tanıdığı Gaahl’ın sahne performansıydı. (Adam konser boyunca olduğu yerden hiç kıpırdamadan korkutucu bir şekilde dikilerek sanki bana bakmış, kitlenmişti! Ondan önce alandan çıkayım lan bari herifi daha fazla bilenmesin olmuştum…) İkincisi Ramazan ayına denk gelen “Batushka” konseri ve onların Ortodoks kilisesine çevirdikleri mumlu, kaftanlı sahneydi. Bütün gecem sosyal medyaya bakmakla geçmişti acaba pandemide kumar oynayan dayılar gibi basılır mıyız lan diye… Düşünsene sahne arkasına saklananlar, yüzünü kandillerle kapatmaya çalışanlar, olaylar, kıyametler tam rezillik… Hem korkup hem davul çalmıştık anlayacağınız ama harika bir geceydi tabii…
Uzun lafın kısası böylelikle “Watain” konseri sona ermişti ve bana ürpertici sahne deneyimlerimin üçüncüsünü yaşatmıştı. Yurt dışında açık havada izleme fırsatı yakaladığım “Watain” grubunun kapalı mekan performansı hakikaten insana daha da değişik hissettiriyordu. Konser sonrası “Watain” elemanları kulisten çıktıktan sonra Beşiktaş IF’in etrafında bir süre daha takıldı, seyirciyle sohbet etti, plaklarını imzaladı, biralarını içti. “Watain” bana unutulmaz deneyimler bıraktı ve açıkçası bir sonraki konserleri için ekstra tecrübeler kazandırdı. “Black Metal”in özellikle bazı orta yaş dinleyici kitlelerinde uzaktan bakabildiği, sakalınızı sıvazlayıp “Nerd” yorumlar yapabildiği, şarabını yudumlarken şurası da şöyle olsa çok şukella olur ya diyebildiği bir akademik tarafı var evet. Hah işte “Watain” o gruplardan değil abi. Yakın temasta sakal koparılır, kadeh dökülür, çanak kırılır, nutuklar tutulur, ortalık karışır! Dolayısıyla bir sonraki “Watain” yıkımında görüşmek üzere diyorum ve hepinize sağlıklı günler diliyorum dostlar!
İstanbul konser fotoğrafları: Ahmethan Dağlı
©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”