Metal müziğin karanlık ve kasvetli temsilcisi SWALLOW THE SUN,

MelancHoly, Melancholia/ Will you wash my sins away?
Melancholia, Melancholia/ All these days are here to stay
MelancHoly, Melancholia/ Will you chase the sun away?
My melancholia/ I need you to stay”


Sözleriyle, tam da sonbahar melankolisini hissettirmeye başladığı zamanlarda sızıyor yine hayatlarımıza. Finlandiya’nın soğuk topraklarından çıkan grup 18 Ekim’de yayınladığı 9. stüdyo albümü “Shining” ile kışın kapıda olduğunu hatırlatıyor.
2000 yılında Juha Raivio tarafından kurulan Finlandiyalı bir death-doom grubu olan Swallow The Sun; death-doom tarzında melodi ve atmosferi vurgulayan ve ara sıra gotik ve black metal bölgesine adım atan dokuz tam albüm, bir üçlü albüm, bir EP, bir demo ve yedi single yayınladı.

SWALLOW THE SUN’IN BAŞLANGICI
2003 yılında “The Morning Never Come” albümü ile soğuk ve karanlık diyarlara giriş yapan grup ölüm, aşk, karanlık vb ne kadar iç karartıcı şey varsa harmanlayarak metal camiasına selam çaktı. Şarkının introsundaki piyanonun ve gitarların naifliğine, vokalin bir o kadar sert girişi türün hayranlarını yakalamayı başardı.
Grup, Şubat 2005’te ikinci albümleri “Ghosts of Loss”u yayınladı ve “Forgive Her” teklisi yayınlandığı ilk haftada Finlandiya Top 20 tekliler listesinde dördüncü sıraya yerleşerek altı hafta boyunca listelerde kalmayı başardı. Ve yine albüm de listelere girerek, Gwen Stefani ve System of a Down arasında 8. sıraya yerleşti. Ayrıca albümün bazı şarkılarının David Lynch’in Twin Peaks adlı TV şovuyla bağlantısı olduğunu da söylemeden geçmeyelim.


2006 yılında Spinefarm Records anlaşan ve küçük bir Avrupa turnesine çıkan grup, Ocak 2007’de eski albümlerinin üstüne bir tuğla daha koyarak üçüncü albümleri “Hope”u yayınladı. Bu albümde, Timo Rautiainen & Trio Niskalaukaus’un “Alavilla mailla” şarkısının (kendilerinin “These Low Lands” olarak çevirdikleri) cover versiyonuna yer verirken, şarkı da Fin metal grubu Amorphis’in solisti Tomi Joutsen tarafından seslendirildi. Ayrıca Katatonia’dan Jonas Renkse’ de “The Justice of Suffering” şarkısında konuk sanatçı olarak yer alarak gruba desteğini sundu. Grup 2007’nin sonlarında Katatonia, Scar Symmetry ve Insomnium ile ABD turnesine çıkarak ismini dünya çapında duyurmanın ilk adımlarını da attı.
Eylül 2008’de “Plague of Butterflies” adlı bir EP yayınlayan grup bunu peşi sıra Aralık ayında Apocalyptica’yı desteklemek için İngiltere’de on konserlik bir turneye çıktı.
18 Mayıs 2009’da Wintersun’dan Kai Hahto, eski davulcu Pasi Pasanen’in bıraktığı boşluğu doldurarak grubun “New Moon” adlı albümlerinde davul çaldı, albüm 10 Kasım 2009’da yayınlandı. Albüm dinleyenler tarafında melodic doom türüne bırakılmış en büyük miraslardan biri olarak nitelendirildi. Grubun beşinci stüdyo albümü “Emerald Forest and the Blackbird”, Şubat 2012’de Spinefarm Records aracılığıyla yayınlandı. Albümün çıkış teklisi “Cathedral Walls”, eski Nightwish solisti Anette Olzon’un vokallerini içeriyordu. Solist Mikko’nun bu albümde daha yumuşak bir vokale geçişi de dikkatlerden kaçmadı.

 

ALEAH’NIN ÖLÜMÜ VE MÜZİĞE YANSIYAN YAS VE ACI

Üç sene sonra 13 Kasım 2015’te “Songs from the North I, II & III” adlı üçlü albümü yayınladı. Üç albüm diskinin her biri grubun tarzının farklı bir yönünü temsil ediyordu: Gloom, Beauty ve Despair. her şey güzel derken 2016 Nisan’ında Raivio’nun hayat arkadaşı ve iş ortağı Aleah’ın kanserden dolayı hayatını kaybetmesi hem Raivio hem de grup için yeni bir dönemi başlattı. Swallow the Sun’ın albüm dışı teklisi “Lumina Aurea” Aralık 2018’de yayınlandı. Parça, Raivio’nun 2016’da hayat ve iş ortağı Aleah Stanbridge’in ölümünden sonra yaşadığı yas ve diğer duyguları yansıtıyordu.

(Hayvan hakları konusundaki duyarlılığı ile dikkat çeken grup kurucusu Juha Raivio ve kedisi)

Grup, yedinci albümleri “When a Shadow Is Forced into the Light”ı 25 Ocak 2019’da Century Media Records aracılığıyla yayınlandı. Bu albüm de yine Aleah Stanbridge’in ölümü, Raivio’nun yası ve Stanbridge’in ölümünden sonraki hayatına odaklanıyordu.
İlk albümleri “Gloom, Beauty and Despair”in 20. yıldönümü sebebiyle turneye çıkan grup “20 Years of Gloom, Beauty and Despair – Live in Helsinki” isimli ilk canlı albümünü 20 Nisan’da yayınlandı. Albüm, 20. yıl dönümü turnesinde 26 Şubat 2020’de Helsinki’deki Tavastia Club’da canlı olarak kaydedildi. İlk sekiz parça, “Songs From The North” albümünün ikinci bölümünün tamamını içeren akustik bir setten oluşuyordu.
Swallow The Sun’ın sekizinci stüdyo albümü “Moonflowers”, 19 Kasım 2021’de, yaylı üçlü Trio NO X tarafından kaydedilen yaylı versiyonunu da içeren bir albüm olarak yayınlandı. 2022’de yolu ülkemizden de geçen grup, daha sonra albümün yayınlanmasını tanıtan Kuzey Amerika ve Avrupa turnesini duyurdu, ardından 2023’ün başlarında da bir Latin Amerika turnesi düzenledi. (2021 yılının en iyi albümleri sıralamasında Metal Oda’nın seçtiklerinde bir numaraya oturan, metal ve klasik versiyonlarıyla göz dolduran Moonflowers albümünün detaylı incelemesini metaloda.com ‘da bulabilirsiniz.)

(Swallow The Sun’ın karanlık başyapıtı Moonflowers 2021)

 

YENİ ALBÜM “SHINING”
Vee gelelim yazımızın ana konusu olan grubun dokuzuncu stüdyo albümü “Shining”e… Grup 18 Ekim tarihinde sevenleriyle buluşturduğu “Shining” albümünde Blink 182 ve Muse gibi gruplarla yaptığı çalışmalarla tanınan, iki kez Grammy adayı olmuş yapımcı Dan Lancaster ile çalışarak müzikte yeni bölgelere ilerlemek istediği izlenimini yaratıyor. Daha kısa parçalar, çok daha cilalı ve ölçülü bir versiyon, ve doğrudan Goth rock’a yaklaşan daha radyo dostu bir sound ile “metal tutkunlarının hoşuna gidecek mi?” sorusunu da akıllara getiriyor.
Swallow the Sun, ezici doom-death’in ilk günlerinden bu yana yavaş ve istikrarlı bir evrim sürecindeydi. Yıllar içinde sesleri hafifledi ve genişledi, yol boyunca daha fazla Goth rock öğesi eklendi. 2019’daki “When a Shadow is Forced into the Light” kaba ağırlıktan kasvetli melodik, içe dönük ses manzaralarına doğru ilerledi ve 2021’deki “Moonflower” da bu sürüklenmeyi sürdürdü.
“Shining”teki akıcı ve cilalı ses, açılış parçası “Innocense Was Long Forgotten”da oldukça belirgin ve hala Fin soğukluğunu taşıdığı için çok depresif bir tonda karşımıza çıkıyor. Kasvetli vokaller ve umutsuz melodik armonilerle dolu. Grubun metali unuttukları izlenimini vermemesi için, “What Have I Become” parçası hüzünlü piyano ve kederli vokallerin yanı sıra günümüz Amorphis tarzı death kükremeleri ve çıtırdayan gitarları kullanıyor. Albümdeki parçalarda genel olarak metal müzik mevcut ancak kendilerinden beklenen sertlik ve canlılıktan yoksunmuş gibi geliyor.

(The Shining albümü farklı renklerde vinyl baskılarıyla plak severlerin radarında)

Shining’de Swallow the Sun’ın bir şarkıyı hâlâ daha yüksek bir seviyeye taşıyabileceğini gösteren birkaç önemli nokta da yok değil. “Charcoal Sky”, diğer şarkılarda en aza indirilmiş gibi duran ölümü çağrıştıran ve karanlık öğelere daha derinlemesine girerek “işte bu tam bir Swallow The Sun parçası” dedirtiyor. Mikko’nun ağır, çıtır riff’ler ve ince orkestrasyon üzerinde kükrerken etkileyici vokali yine bir Amorphis etkisi yaratıyor.
Grubun pek çok hayranının ve eleştirmenlerin yorumlarına göre “Shining” albümü özel ve temel bir şeyden yoksunmuş gibi hissettirirken, oldukça steril, daha popülist ve yumuşak bir albüm izlenimi bırakıyor.
Neredeyse tüm albümleri ile melodic doom türüne büyük bir iz bırakan grup, eleştirilere rağmen beni son albümüyle de yakalamayı başardı. Bence çizgilerini bozmadan kendi imzasını yaratan ve ilk dinleyişte “Evet bu Swallow The Sun” dedirten sound devam ediyor. Swallow The Sun her albümüyle öyle bir atmosfer yaratıyor ki yazı kışa, gündüzü geceye döndürerek melonkoliyi iliklerime kadar yaşatıyor.

 

Swallow The Sun :

Juha Raivio – lead gitar, ritm gitar, geri vokaller ve keyboards
Mikko Kotamäki – lead vokal
Matti Honkonen – bass gitar
Juuso Raatikainen – davul
Juho Räihä – ritm gitar

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”