Progresif metalin deli dâhisi Devin Townsend, 26 Ağustos’ta tamamı Ekim’de yayınlanacak Lightwork albümünü müjdeleyen teklisi “Moonpeople”ı yayınladı. Solo işlerine hayran olduğum Townsend, biliyorsunuz bu yıl Dream Theater İstanbul konserinde ön grup olarak yer almıştı. Bütün olarak beğenmediğim konserde, Devin’ı da beğenmemiş ve eleştirilerimi burada metaloda.com ’da yazmıştım.
Metal dünyasının tartışmasız en müthiş vokallerinden dâhi müzik adamı Devin’dan çok daha fazlasını beklediğim için hayal kırıklığı yaşamıştım. Neyse ki eşsiz bir “Bring Him Home” yorumunu da setlistine ekleyen Devin’dan bu parçayı dinleyince konsere geldiğime değdi demiştim. Parantez: “Bring Him Home” Victor Hugo’nun Les Miserables (Sefiller) eserinin müzikal versiyonundan ana karakter Jean Valjean’ın şarkısıdır ve en sevdiğim yorumlarından biri de West End’in taçsız krallarından Colm Wilkinson’a aittir. “Moonpeople“, tamamı Haziran 2022’de yayınlanan Porcupine Tree Closure / Continuation ‘dan bu yana beni en çok heyecanlandıran işlerden oldu.
Progresif metalin öbür delisi Metal Oda ‘nın bir tanesi Steven Wilson ile aynı yolun yolcusu olan Devin’ın son dönem işlerini ve yarattığı mükemmel soundu çok seviyorum. Empath ve The Puzzle ’dan sonra daha şarkı ve melodi odaklı bu iş, atmosferik ve zengin yapısıyla öne çıkıyor. Müziğinde deneysellikten korkmayan, art rock’tan progresife pek çok alana el atan Devin, retro tatlar taşıyan, yer yer melodileriyle 70’ler ve 80’lere göz kırpan olağanüstü bir parçaya imza atmış. İlk single böyleyse muazzam bir albüm geliyor bence Ekim ayında diyorum. Lightwork albümünün kapağı için seçilen Lighthouse (Deniz Feneri) illüstrasyonu çok manidar: pandemi ürünü Lightwork, kaç senedir içinde savrulduğumuz salgın, kaos, belirsizlik ve kaostan kurtuluşu, kaosun içinden bize çıkışı gösteren ışık ve umudu simgeliyor.
Albüm, Devin’a göre bütün bu keşmekeşten sonra müzikal olarak temizlik, basitlik ve büyüklüğü ile fırtınadan sonraki sakinlik ve huzuru çağrıştırıyor, güvenli limana geri dönüşü düşündürüyor. Introsu kocaman bir makinanın sürekli devinen (devin-devinen anladınız siz onu) çarklarını çağrıştıran Moonpeople, yine çok sevdiğim Steven Wilson projelerinden Blackfield ile de paralellikler taşıyor kanımca. Blackfield’den bi tık daha heavy ve dolu soundu ile, ve de parçanın climax bölümlerine daha da anlam ve heyacan katan korolarla, Moonpeople beni şaşkına çevirip playlistimde günlerce repeatte kaldı. Clubhouse Metal Oda ‘da ve Express Metal Oda’da yerini aldı. Müzikal anlamda katman katman, oya gibi işlenmiş, güçlü riffleriyle kulakta yer eden Moonpeople parçasının sözleri de ilginç:
Ode to the unknown
If we’re gonna face it alone
Parça, hep birlikte çıktığımız başı sonu bilinmez hayat yolculuğundaki yalnızlığımızdan bahsediyor aslında kanımca. Devin’a göre bu yolculuğa tam anlamıyla katılma cesaretini bulamayıp gözlemci statüsünde kalanlardır Moonpeople (Ay İnsanları). Evet, onları Ay Üssü Alfa’da dünyaya bakarken bırakıp yazımın sonuna gelirken, çok özel ve kendine has bir müziği yapan ve böylelikle sürüden ayrılan Devin gibi müzisyenlerin dâhi sıfatını yerden göğe kadar hak ettiğini düşünüyorum. Devin Townsend’i şu veya bu grupla değil münferit olarak, arada parazit olmadan ülkemizde seyretmek istiyorum. Deli Devin’ın yeni teklisini dinleyin, atlamayın diyorum ve albümün tamamı için gün sayıyorum.
©2021@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”