Evet gençler, genç kalanlar, Metalciler ve duygusallar. Hepinize güzel bir Ekim gününden tekrardan merhaba. “Güzel Ekim günü” sözü az sonra anlatmaya çalışacağımız grubun ismiyle biraz tezat kabul ediyorum. Fakat uzun zamandır dinlemekte olduğum “Harakiri For The Sky” grubunun ülkemize tekrardan gelecek olması haberini aldığım günden beri “Harakiri” çabalarına ara verip “Kamikaze” gibi konser alanına dalmayı bekliyordum. Nihayet konser günü geldi (Beşiktaş IF yolları taştan…) ve beni tekrardan aldı bir heyecan.

Konsere Doğru

Bir önceki “Harakiri” konseri Anadolu yakasında “Kadıköy Sahne” de gerçekleşmişti. Bu sene ki “Bipolar Architecture” konseri yazımı okuyanlar bilirler ki “Kadıköy Sahne” seyircinin gözlem kapasitesi açısından biraz sorunlu mekandır. Bu sorunun üstesinden “Harakiri For The Sky” o zaman “Kadıköy Sahne”de” yakaladığı mükemmel ses kalitesi ile gelmişti. Konser grubu ilk defa izlemiş olan ben ve benim gibiler için harika geçmişti. Grubun bütün melodik “Sound”larını alabilmiştik ve açıkçası “Harakiri For The Sky” “Kadıköy Sahne” ye çok yakışan bir grup olmuştu. Bu sefer daha büyük bir mekana “Beşiktaş IF”e geliyorlardı. Tabi ki beklenti ve heyecan daha da yüksekti. Konseri anlatmaya geçmeden önce rahatlıkla söyleyebilirim ki “Harakiri For The Sky” bu beklentinin üzerine çıkmayı sadece müzikal anlamda değil, sahne karizması anlamında da başardı. Bizlere unutamayacağımız duygusal melodiler, kulaklarımızdan uzun zaman kazınmayacak haykırışlar ve çok tatlı anılar bıraktılar. Lafı daha da fazla uzatmadan giriş bölümünü bitirelim ve Avusturya’nın soğuk rüzgarlarını bir kez daha ülkemize getiren haykırış ve melodilerin grubu “Harakiri For The Sky” konserine uçaklama dalalım!

(Harakiri For The Sky, İstanbul konserinde soğuk post black rüzgarlar estirdi)

Son olarak Viyana’da izlediğim “Harakiri For The Sky” grubuyla hasret gidermek için Beşiktaş’tayım. İyi bir kalabalık “Post Black” icra eden “Harakiri”yi dinlemek üzere sokakta yerini almış beklemekte. Önceki konserden hatırladığım kadarıyla grubun kitlesi biraz daha genişlemiş durumda. Dinlemesi aşırı zor bir müzik yapmıyor “Harakiri For The Sky” (En azından benim için.) Melodik “Riff”ler de kendinizi kolaylıkla grubun “Sound”una kaptırabiliyorsunuz, vokal J.J’in öfkeli çığlıkları ve hezeyanlarıyla acı dolu ruhunuzu biraz olsun soğutabiliyorsunuz. Bu soğutma yöntemi benim çokça kullandığım bir “acıdan kaçış” numarasıdır. Kendimi çok kötü hissettiğim zamanlarda genellikle benden daha kötü durumda olan insanların hikayelerine, tarihlerine, müziklerine vs. odaklanırım.

Depresyon ve Efkarın Dibi DSBM

Bulunduğum kötü durumdan bir nebze olsun kurtulmayı başarırım ve “vay be Dünya’da ne acılar var arkadaş seninki de dert mi be” deyip biraz olsun rahatlamayı beceririm. Hastalıklı bir durum tabii ama genelde bende işe yarar. Birçok “DSBM” grubunda olduğu gibi “Harakiri For The Sky”da o kadar yoğun depresiflik içermese de benim bu durumlar için kullandığım bir imdat çekicidir diyebilirim. Grubun son çıkarmış olduğu “Mære” albümü “Harakiri” dinleyicisinin tamamı (ve gözlemlediğim kadarıyla özellikle Türk dinleyicisi) tarafından çok sevildi, bu konserde de bir öncekinde olduğu gibi albümden sevilen şarkılar çalındı. 2012’den beri hayatımıza öfkeli, melodik, melankolik kavramlar katmaya devam eden “Harakiri For The Sky” iki sene aradan sonra artık tekrardan İstanbul’da sahneye çıkmak üzereydi.

Son albümlerinin ilk şarkısı “I, Pallbearer” ile “Harakiri For The Sky” sahnede! (Pallbearer diye nefis bir “Doom” grubu vardır, clean vokalli “Doom Metal” severlere şiddetli tavsiye.) Grup sahneye çıktıkları ilk andan, son indikleri ana kadar seyircinin yoğun ilgisiyle ve histerik “Headbang”leriyle karşılaştı. “Harakiri” bizim memlekette çok seviliyor. Bunun sebeplerinden biri müziklerinin yanı sıra grup elemanlarının içten tavırları ve seyirciyle kurdukları iyi iletişim. Hatırladığımdan daha uzun boylu olan J.J sahne süreleri boyunca etrafı tavaf etmeyi, bir sağ, bir sol köşeyi doldurmayı asla ihmal etmedi. Grup elemanlarından bahsetmeye başlamışken “Harakiri”nin diğer kurucu üyesi aşırı tatlı, sempatik gitarist Matthias Sollak tan bahsetmesem olmaz. Matthias’la ilk defa Viyana’da karşılaşmıştım ve müzisyen egolarından aşırı bağımsız, bambaşka sıcak muhabbetler yaşamıştım. Hatta kendisi gibi tatlı eşiyle birlikte “Vienna Metal Meeting” kapsamında sahneye çıkan “Harakiri For The Sky” performansını izlemiştik. Yanlış hatırlamıyorsam onlardan sonra bilenler bilir, bendenizin taptığı gruplardan olan “Katatonia”yı izleyecektik. Dolayısıyla Matthias ve eşi sayesinde bir “Katatonia” konserine olabilecek en iyi şekilde hazırlanmıştım. Bu iki adam sahnede devleşirken (Zaten dev gibi bir şeyler.) bizler konserin ikinci şarkısı olan yine sevilen “Arson” albümünden “Fire, Walk With Me” şarkısıyla coşuyorduk!

 


Birbirinin peşi sıra çalınan “Homecoming: Denied!” ve “Funeral Dreams” eserlerinden sonra tabiri caizse eğer “Harakiri” semalarında artık uçuşa geçmiştik. Kaç bira içildi, kaç kere kafa sallandı hatırlamıyorum ama bu konserde bir sonraki çalınacak şarkının etkisiyle efkarıma yenik düşüp üst katta güzel bir sigara yaktığımı hatırlıyorum. Yine az önce bahsettiğim son albümlerinden “Sing For The Damage We’ve Done” öyle bir şarkı ki, daha şarkı başlar başlamaz, o melodi çalınır çalınmaz içeridesiniz. Şarkının genel duygusal bütünlüğü ve aşırı iyi olması dışında ön plana çıkan diğer bir özelliği içerisinde çok iyi bir de gitar melodisi, solosu barındırması. Bu öyle bir uçma hissiyatı ki sadece “Iron Maiden” gitaristlerinin (Dave Murray, Adrian Smith belki Janick Gers.) beni sokabileceği bir mod. Yıllarını dişlerini sıkıp, gacırdatarak dinlediği “Maiden” Sololarıyla geçirmiş biri olarak şaşırtıcı bir şekilde “Harakiri For The Sky”da benzer hisleri yaşamak insanı hem geçmişe götürüyor hem de içinde bulunduğu anlara dair umutlarını tazeliyor. Öylesine garip bir his… Sadece bu açıdan bakıldığında bile “Harakiri For The Sky” benim için çok özel bir grup.

Yetmez ama Harakiri de Harakiri!

Bu duygu yoğunluğu yüksek bölümü atlattıktan sonra “Calling The Rain” ile biraz rahatlayıp havamızı buluyoruz. “Harakiri” şarkı süreleri orta-uzun boyutlarda. Az ve öz “Setlist”leri bu açıdan bakıldığında belki biraz kısa ya da en iyi bakışla tam tadında hissettiriyor. (Geçen ay katılma fırsatı bulduğumuz ve notlarını aldığımız “Uada” konseri gibi.) Konserin en büyük hayal kırıklığı benim adıma “Harakiri”nin çıkardığı son “Single”ı icra etmeyişleri oluyor. Geçtiğimiz günlerde çıkan “With Autumn I’ll Surrender” girişinden çıkışına, gitarından, davuluna çok başarılı bir şarkı olmuş. Ocak ayında yayınlayacakları yeni albümünde bu tatlarda geçeceğinden şimdiden adım gibi eminim. Bu şarkı konserde çalınsaydı bizler için çok büyük bir jest ve atmosfer açısından harika bir verim olurdu. Grup henüz bu şarkıyı konser “Setlist”lerine almak için hazır olmayabilir, ticari kaygılar olabilir, başka türlü sıkıntılar olabilir bilemeyiz. Dolayısıyla sağlık olsun diyoruz ve “Harakiri”nin bir sonraki konserini tabi ki dört gözle bekliyoruz. Zaten bu düşüncelerden bizi hemen çekip alan bir şarkıyla karşı karşıya kalıyoruz. Konser boyunca iyi şekilde duyulan “Sound” başka bir boyut kazanıyor. “Harakiri” elemanları yerlerinde kıpırdanıyor. Belki de grubun en jenerik şarkısını çalmaya hazırlanıyorlar. Çoğumuzun “Harakiri For The Sky” grubuyla tanışmamıza vesile olan şarkılardan biri çalınmaya başlanıyor: “Heroin Waltz”

 

(Harakiri For The Sky – Matthias Sollak & JJ)


2010’lu yılların sonunda “Harakiri For The Sky” ismi sanki yeterince dikkat çekici bir şey değilmiş gibi bir de bu ismin önüne yazılmış olan “Heroin Waltz” ile tanışmıştım. Tabii grubun “Sound”una aşık oldukça daha derinlerine, ilk albümlerine doğru bir yolculuk başlatmıştım. “Harakiri For The Sky” nispeten benim nazarımda yeni bir grup olsa da bugüne kadar hatırı sayılır işler yaptı ve yapmaya devam ediyor. Stüdyo albümleri ve kayıtları kadar konserlerde ve festivallerde de çok iyi işler yapacaklarının bir kanıtı daha geçirdiğimiz İstanbul konserindeki performanslarıyla bir kez daha gösterilmiş oluyor. “Heroin Waltz”u gözümüz yaşlı geride bırakırken grup artık sonun gelmiş olduğunun sinyallerini vermeye başlıyor. “Harakiri” konserlerinde artık başka bir Jenerik (ya da tam tersine “Credit”mi demeliyim) olmuş olan şarkı Beşitaş IF kolonlarında yankılanmaya başlıyor. Bu şarkıdan sonra artık başka bir şey çıkıp çalmazlar, maalesef biliyorum, hissediyorum, çok zor ihtimal, belki bir gün… Bu düşüncelerle o akşamki son şarkımız başlıyor ve hep bir ağızdan, hep bir gönülden “Harakiri For The Sky” grubuna bir “Placebo” “Cover”ı olan bu şarkıyla veda ediyoruz. “Song To Say Goodbye”…

Grubun sahneden inişini ağlamaklı bir vaziyette seyre dalıyoruz. “Harakiri For The Sky” konseri her zamanki gibi çok çok iyi geçiyor, tadı damakta kalıyor. Bu konserden de hemen her konserde olduğu gibi çok güzel, unutulmaz anılarla ayrılmaya hazırlanıyoruz. Seyirci uzun bir süre “Harakiri For The Sky”ı alanda beklemeye devam ediyor. Bu beklenti grup tarafından kısa süre sonra karşılanıyor. Grup elemanları son derece güler yüzlü, sıcak, samimi bir şekilde (Avusturya’dan böyle adam çıkmaz ama…) seyirciyle iletişime, hoş beşe, plak imzalamaya, fotoğraf çektirmeye geliyor. Hatırı sayılır bir vakit alanda vakit geçiriyorlar ve nihayetinde kulislerine geçiyorlar. Bir sonraki “Harakiri” konserini sabırsızlıkla beklerken yaşadığım şeyleri sindirmeye çalışıyorum. Bu gecelik maceram daha bitmedi, devam ediyor, anılarımda hala yaşıyor… Önümüzdeki nice güzel konserlerde görüşmek üzere dostlar! Kendinize iyi bakın!

 

 

(Harakiri For The Sky konseri 24 Ekim 2024’te IF Beşiktaş’ta gerçekleşti)

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”