Metal gruplarının sahnede siyah rengi tercih etmesi ve metalcilerin de siyah giymesi üzerinde hiç düşündünüz mü? Hayır mı? O zaman birlikte “siyah” bir yolculuğa çıkalım.

 

(Siyahlar içinde Dave Mustaine ve Megadeth)

Önce Siyahın Fiziği
Siyah renk, fizikte görünür ışığın yokluğu ile ilişkilidir. Siyah nesneler, görünür ışığın çoğunu soğurur ve çok azını yansıtır. Bu nedenle bu nesneler gözümüze siyah olarak görünürler. Soğurulan ışık da genellikle ısıya dönüştürülür (bilimsel gözlem: güneş altında siyah giysi ya da mayoyla pişme durumu).


Siyah renk, ışığın olmadığı veya engellendiği bölgelerle de ilişkilendirilir. Gölgeler, objelerin çok az ışık aldığı ya da hiç ışık almadığı durumlarda siyah görünür.
Evrendeki en “siyah” kara delikler ise, kütle çekiminin ışığın bile kaçamadığı kadar güçlü olduğu bir uzay bölgesidir. Kara deliğin “siyahlığı”, tüm elektromanyetik radyasyonu soğurmasını ifade eder.

(Interstellar filminde hayal edilen, bugün fotoğraflanabilen gizemli kara delik)

 

Sahnede Siyah Giysinin Kökenleri
18yy başlarında zenginlerin ve soyluların evlerindeki davet ve balolarda orkestralar müzik yapardı çünkü müziğin kaydedilip tekrar dinlenmesini mümkün kılan teknolojiler henüz icat edilmemişti. Soylu evlerde çalışan uşaklarla aynı seviyede görülen bir çeşit “hizmetçi” kategorisindeki müzisyenlere de, kahya ve uşakların üniformaları smokinler (black-tie tuxedo) giydirilirdi.

(Downton Abbey dizisinde malikane kahyası Mr. Carson rolüyle Jim Carter)

Büyük klasik müzik orkestraları da bu geleneği devam ettirdiler ve derli toplu, klasik görünümüyle siyah takım elbise, sahnede görüntü karmaşası yaratmaması ve enstrümanları ön planda tutarak izleyicinin dikkatini müziğe vermesinin sağlanması bakımından tercih edilen standart giysi oldu. 20yy ortalarında orkestralara kadınların da girmesiyle, onlar da bu geleneğe uydular ve sahnede şık siyah elbise ya da siyah pantalonlu kombinleri tercih ettiler. Bunun tek istisnası gösterişli ve renkli tuvaletiyle solisttir: çünkü konserin özel konuğu olarak tüm dikkatlerin üzerinde olması beklenir. Peki madem görünmesinler istiyoruz o zaman neden orkestraları devamlı olarak orchestra çukuruna saklamıyoruz? Çünkü seyirci müzisyenlerin emeğini ve ustalığını görmek, tıpkı bir restoranda yemeğin gözümüzün önünde hazırlanmasının verdiği keyif gibi, müziğin yaratımına tanıklık etmek ister.

(Şık, sade ve geleneksel görüntüsüyle Viyana Filarmoni Orkestrası)

Siyah ve Metal ama Black Metal değil!
Giysilerde siyah renk her daim şıktır: klas ve klasik durur. Herkese yakışır, kusurları kapatır, ince gösterir, tüm diğer renklerle yanyana gelebilir. Maskülen gücü temsil eden siyah giysiler, kadın politikacılar tarafından bilinçli olarak tercih edilir. Peki rock ve metal müzisyenleri neden siyah giyerler?

(Claire Underwood rolünde Robin Wright – House of Cards)

Bunun en önemli sebebi, bakımının ve kullanımının kolaylığı ve kir göstermemesidir. Örneğin Metallica gibi büyük grupların aylarca süren turnelerinde daha az yıkanma isteyen, kolay kullanılan ve her şeyle uyan giysiler yıkama ve kuru temizleme masrafını azaltır. Rock müzikte siyah giysinin oluşturduğu fonla seyircinin dikkatini müziğe, müzisyen ve enstrümana yoğunlaştırması hususu da yine yukarıda bahsettiğimiz orkestra geleneğine aittir.
Aslında bu durum zamanla müzik endüstrisinin standardı haline gelmiş ve konser mekanları sahne gerisi personeline de siyah giyimi mecbur tutmuştur. Bazı konser sözleşmelerinde rock ve metal gruplarının sahne kıyafetlerinde siyah giymelerini şart koşan kontrat hükümleri de yer alır. Siyah giysi, grup elemanlarının kendi aralarındaki eşitliğe, tıpkı bir koro ya da dans grubu gibi tek tip görüntüye vurgudur aynı zamanda.

(Siyahın, teatral makyaj ve ekstrem görünümün buluşması – King Diamond)

Siyah giysi, basit ama şık görüntüsünün yanı sıra rock ve metalin asi yüzünü ve başkaldırıyı da temsil eder: siyah deri ceketler, zımbalar, trok ve zincirler punk isyanın modaya yansımasıdır. Metal gruplarının corpse paint (black metal), maske (Slipknot, Ghost vb) ve yüz boyası (King Diamond, Kiss) kullanması da tüm bu görünümleri ekstrem hale getirir. Tabii ki rock metal görünümlerdeki goth ve gotik etkiyi de unutmamak gerekir: güçlü, etkileyici, gotik ve güzel siyahı seviyoruz.

 

“Locanın arkasında oturduğum yerden dikkatle opera salonunu seyrediyordum. O kırmızılar, o yeşiller, o maviler midemi bulandırıyordu. Bu renkler korkunçtu. Ne pahasına olursa olsun bu kadınları siyahlara bürüyeceğim dedim. Siyahı zorla kabul ettirdim. Siyah, etrafındaki diğer tüm renkleri yok eder. O yüzden bugün hala çok güçlü.” Gabrielle Coco Chanel

Siyahın Kraliçesi Coco Chanel

Yukarıdaki sözler, “Coco Chanel, Moda Geçer Stil Kalır” (Zeynep Tütüncü Güngör) adlı kitaptan…Moda, stil ve hayat konusundaki düşüncelerimiz Gabrielle Chanel ile çok benziyor. Güçlü, aksi ve siyahsever kadın, “Küçük Siyah Elbise“nin mucidi ve siyah elbiselerin imparatoriçesi Gabrielle Chanel, kadın giysilerinden korseleri ve kat kat kumaşları çıkararak kadınları özgürleştirip, hayatın içinde aktif olarak yeralacak olan modern kadını yaratmıştır: ancak bugün giydiğimiz pantolon, gömlek, kazak gibi erkek giysilerini, sevgilisi Balsan’ın şatosunda yaşarken ata daha rahat binebilmek için, Balsan’ın dolabından alıp üzerine göre düzelttiğini ve bu rahat erkek giysilerini kadın gardrobuna ilk defa onun eklediğini, uzun zincir saplı çantayı ilk kez onun tasarlayarak kadınları çantalarını ellerinde taşımaktan kurtardığını, çiçek kokulu olmayan ilk parfümü onun yarattığını (Chanel No.5), bugün gündelik hayatta kadınların bol bol kullandığı gösterişli imitasyon takıları (Costume Jewelry) ilk onun tasarladığını, Paris’in işgali sırasında Nazi subaylarının sevgililerine Chanel No.5 almak için kuyruğa girdiklerini de bu kitaptan öğrenip şaşırdık.

(Siyahların İmparatoriçesi Gabrielle Coco Chanel)

Ta 1920’lerde yarattığı elbiseleri, sadelikleri ve zamansız olmaları bakımından bugün bile giyilecek kadar nefes kesicidir; mükemmel kesim ve dikişiyle klasik Chanel tüvit ceketler, anneannenizin dolabından alıp, sokağa çıkarken jean pantolonunuzun üzerine giyilebileceğiniz kadar zamansızdır. Stil ikonu Ata’mızın da dikkatini çeken Gabrielle Chanel, 1930’lu yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri general üniformalarını da tasarlamıştır. Ordumuzun üst düzey kadrolarının 1980’li yıllara kadar Chanel imzalı üniformalar giymiş olması da “Coco Chanel, Moda Geçer Stil Kalır”kitabından hayret verici bir başka detay.
Gabrielle Chanel, siyah rengi gardroplarımıza sokmuş, kadın vücudunu özgürleştirmiş, bir-sıfır yenik başladığı hayatını çok çalışma ve özveriyle değiştirip dünyanın en büyük markalarından birini yaratmıştır.
Bana gelince, günlük hayatımda teenager yıllarımdan bu yana tercih ettiğim siyah renge tapıyorum: biraz Steve Jobs’un tamamı siyah ve neredeyse birbirinin aynı kıyafetlerden oluşan gardrobuna benzeyen gardrobum, bugün ne giysem sorunsalını yok ettiği gibi zaman kaybını da önlüyor. Basit bir siyah üst ve pantalonun, farklı aksesuar, ayakkabı ve çanta ile milyonlarca değişik havaya sokabildiğim bütün ve tek bir fon teşkil etmesini seviyorum. Hele hele leke tutmayan, ütü istemeyen ve kırışmayan kumaşların tercih edildiği kıyafetlerim başımın tacı.
Demem odur ki, modanın, metalin, gücün ve şıklığın simgesi siyah bizim rengimiz.

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”