Almanya´nın Köln kentinde 2018 yılında kurulan LIGHT THE BLIND grubu, metal müziğe yeni ve dinç bir anlam katarak büyüyor. İlk albümleri olan “Icarus”u 2020 yılında dinleyiciyle buluşturan grup, hala daha hız kesmeden yeni tekliler yayınlamaya devam ediyor. Yaptıkları müziği “modern metal” olarak tanımlayan grup, kendi seslerini bulma yolunda Linkin Park ve Bring Me the Horizon gibi gruplardan ilham aldıklarını söylüyor. İlk albümlerinde punk ve alternative rock dahil farklı türlerde deneysel parçalar ortaya çıkardıktan sonra ise, yeni teklileriyle beraber kendi özgün seslerini buldukları söylenebilir.

Henüz niş ve az bilinen Light the Blind, 23 Ağustos’ta Almanya’nın Bonn şehinde verdikleri konser ile pek çok yeni hayran edinmiş oldu. Yaklaşık iki bin kişilik bir kalabalığın önünde ilk kez konser veren grup, güçlü sahne performansları ve özel olarak ayarladıkları ışık gösterisi ile izleyiciye oldukça keyifli bir sahne deneyimi sundu. Bonn şehri tarafından düzenlenen etkinlikte Lost Tapes, The Moobies ve Ice Cream at the Alligator Park olarak üç farklı grupla beraber sahne alan Light the Blind, organizasyonda headliner olarak dikkat çekti. Etkinlikte sahne almak için davet edilen grupların tamamı ise, Almanya’da kariyerlerine yeni başlayan gruplara albüm ve konser anlaşması gibi imkanlar sunmak üzere düzenlenen Toys2Masters yarışmasında ödül alan performanslar arasından seçildi. Gecenin son performansı olarak sahne alan grup ise, kendilerinden önceki grupların indie rock ve alternative rock ağırklıklı performanslarına karşın izleyiciye sürpriz olarak metal müzik ile geceyi noktaladı. Belki de o gece metal dinlemeyi hiç beklemeyeni dinleyici ise, bu sürprizden oldukça memnun olarak eğlenmeye devam etti. Grubun çaldığı her şarkıyla beraber artan kalabalık ise küçük bir açık hava sahnesinin önünde yaklaşık iki bin kişilik dev bir kalabalık halini aldı. Her notada sahneye daha çok yaklaşan izleyici, ilerleyen süreçte mosh pit içinde koşturan ve eğlenen devasa bir oluşuma dönüştü. Şehrin imkanları dahilinde ücretsiz olarak düzenlenen bu konserde, grubun başarılı performansı sayesinde beklentiyi katlayan bir kalabalık oluştu. Belki de hayatları boyunca metal kültüründen uzak olan yüzlerce insan, Light the Blind’ın performansı esnasında anın ve müziğin içine çekildi. Enerjilerini devasa bir küme halinde izleyiciye aktaran grup, neredeyse kusursuz olan performanslarının yanında incelikle hazırladıkları ışık ve sis gösterileriyle de geceyi hızlandırdı. Gece boyunca 8 şarkı çalan grup, her şarkıda dinleyiciye kendilerini daha çok sevdirdi diyebilirim.

(Light THe Blind konserinden etkileyici kareler – Foto: Dustin Salz)

Gecenin sonunda gruptan baget ve pena kapabilmek için sahnenin önüne toplanan, konserin ardından grupla fotoğraf çekmek ve imza almak için sıraya giren kalabalık ise grup üyelerini oldukça mutlu bir şaşkınlığa uğrattı. İzleyicinin takdirini toplayan bu konser; yeni, lokal ve farklı grupları desteklemenin metal müziği yaşatmak adına ne kadar önemli olduğunu da bizlere hatırlattı. Hepimizin önünde şapka çıkarttığı efsanevi grupların bile kariyerlerine ufak çaplı dinleyicilerin önünde çalarak başladığını da unutmamak gerekli.

En yeni teklileri olan “Destroying Me, Destroying You”yu 9 Ağustos’ta dinleyiciyle buluşturan grup, bu konserde ilk albümlerinden parçaların yanı sıra, yeni teklilerini de ilk kez canlı olarak sahnede çaldı. Grubun kendi müziklerini “modern metal” olarak tanımlamalarının sebeplerini de bu şarkıda fazlaca görmek mümkün. Şarkılarında bolca synthesiser elementleri kullanan grup, vokallerinde ise clean ve brutal tekniklerini harmanlıyor. Grubun solisti Tim Haarhoff; şarkıların genelinde sesini temiz tutarken, breakdown kısmına geldiği zaman vokal tekniğini değiştirerek izleyiciyi ana kitlemeyi başarıyor.

 

(Light The Blind)

Müzik yaparken kullandıkları yöntemler açısından kendilerini old school bir metal grubunun zıttı olarak gören grup, sahne performanslarının büyük bölümünü teknolojiden destek alarak gerçekleştiryor. Tüm şarkı listelerini bir laptopa bağlayan grup, ışık gösterilerini ve parçalardaki synthesiser yapılarını da aynı laptop ile önceden ayarlayarak sahneye hazır hale getiriyor. Bunun haricinde ise, tek bir rack ile sahneye çıkan grup, bu rack bünyesinde elektronik amfiler kullanarak performanslarını gerçekleştiriyor. Her grubun kendine özgü yanları olduğu gibi, Light the Blind’ın  bu ilginç ve modern sahne performansı yöntemleri de onların lehine işliyor gibi görünmekte. Fakat bu yeni nesil kolaylıklarla bile, sahne performansı sürecicin oldukça zorlu ve stresli olması maalesef kaçınılmaz.

Gecenin geneline son bir kez bakacak olursak, hiç beklemediğim kadar dinamik ve keyifli bir performans izlemiş olduğumu söyleyebilirim. Ne kendimin ne de grubun asla beklemediği bir kalabalık ile bir arada olmak, bunca insanın bu henüz küçük fakat oldukça yetenekli grubu keşfettiğini görmek de beni oldukça mutlu etti. Böyle manzaraları gördükçe metal kültürünün hala oldukça canlı olduğunu ve bu noktadan sonra sadece daha da zenginleşebileceğini tekrardan hatırlıyorum. Belki de o şehirde sadece yürüyüş yapmak için dışarıda olan yüzlerce insanın, müziğin içine çekilip hiç beklemedikleri bir şekilde eğlenmeleri ise kesinlikle gecenin en güzel yanı olarak aklımda kaldı. Light the Blind’ın daha geniş kitlelere ulaşmalarını ve 23 Ağustos gecesi insanlara yaşattıkları mutluluğu yaymaya devam edeceklerini umuyorum.

 

Tüm konser fotoğrafları: Dustin Salz

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”