Soen

Soen , Memorial Turnesi kapsamında Ekim 2024’te yeniden Türkiye’de olacak. Şimdi ülkemizde çok sevilen İsveçli progresif metal grubunun son albümü Memorial’a (2023) daha yakından bakalım.

Kozmik bir şeyler olsun. Rüzgâr gibi, deniz gibi, dalgalar gibi… Sonsuz olsun zamanla birlikte kayıp gitsin.

İnsan bazen bazı şarkıların içinde su gibi akıp gitmek, sonsuzluğa karışıp kaybolmak, yok olmak istiyor; tıpkı bir zamanlar David Lynch’in filmlerinde müziğinden vazgeçemediği Angelo Badalamenti‘ye dediği gibi… İsveçli progresif metal grubu Soen de melodik, ağır, karmaşık ve karanlık müziğiyle insanda kaybolma hissiyatı uyandırıyor.

Müzikte artık beni heyecanlandıracak yeni ve farklı bir şeylerin olacağına inancımı yitirdiğim ve eskilerle avunduğum bir dönemde karşıma çıktı Soen. Progresif metal aşığı ben dönüp dönüp aynı şeyleri dinlerken Soen’le kendimi bambaşka epik ve melodik bir yolculuğun içinde buldum.

Soen

Keşfettiğim günden bu yana durmaksızın dinlediğim Soen ’i ilk kez 2019 yılında sahnede canlı canlı izleme şansına nail olmuş ve kendisiyle ilgili hislerimde yanılmadığımı daha iyi anlamıştım. Tüm konser boyunca bambaşka bir evrende, bir rüyada gibiydim ve kesinlikle uyanmak istemedim. Soen’in İstanbul konserini duyduğum anda içimi müzikal anlamda uzun zamandır hissedemediğim bir heyecan ve mutluluk kaplamıştı.

Soen, 2012 yılında ilk albümü Cognitive‘yi yayınladığında  Tool‘a benzetilmişti; bunda, muhteşem temiz yorumu ve duru sesiyle vokalist Joel Ekelöf’ün, Tool’un vokalisti Maynard James Keenan’a benzemesinin ve davulcuları Martin Lopez’in de Opeth‘in eski bateristi olmasının etkisi büyüktü. Fakat Soen asıl olarak ikinci albümü Tellurian ile farkedildi, bir hayran kitlesi edinerek kendine has ve bambaşka bir grup olma yolunda ilerlediğini kanıtladı. Özellikle Tabula Rasa parçasıyla dikkat çeken albümde beni The Words ve Pluton derinden etkileyen şarkılar oldu ki Soen’i de ilk olarak The Words parçasıyla keşfetmiştim.  Diğerlerinin aksine ben Soen’de nedense Pink Floyd, Dream Theater, Anathema gibi çok sevdiğim grupların etkisini hissettim, müzikalite anlamında beni tatmin edecek tüm doneleri buldum ve galiba Soen’i bu yüzden çok sevdim.

Soen 2017’de yayınladığı Lykaia albümüyle birlikte ne kadar kaliteli ve iyi müzik yapan bir grup olduğunu bir kez daha kanıtladı. Grup bu albümde kimi zaman ağır, sakin kimi zaman da sert ve progresif akan bir soundun içinde, vokalist Joel Ekelöf’ün insanı içine çeken kadifemsi dramatik sesi ve LucidityJinn gibi akılda kalıcı besteleriyle kendine özgü harika bir kurgu yaratmıştı.

Grup 2019 başında yayınladığı albümü Lotus ile kendi kimliğini tamamen oturttu. Son albümde grup elemanlarıyla ilgili yaşanan değişiklikler bile Soen’in kendine özgü çizgisinde bozulmaya sebep olmadı. Albüme adını veren Lotus şarkısı dönemin karanlığını sorgulayan sözleri, tüyleri diken diken eden melodisi ve sürreal imgelerle dolu klibiyle gönülleri fethederken; birbirinden keyifli gitar riffleri, narin bir akışın arasına giren coşkulu akorlar ve Lascivious, Martyrs, River, Covenant başta olmak üzere bir sertleşip bir yumuşayan, bir alçalıp bir yükselen tüm şarkılarıyla durmaksızın gümbür gümbür akıp giden bir müzik şaheseri karşımıza çıkarttı Soen.

Soen

Pandeminin yarattığı boşluğun ardından Ocak 2021’de Imperial albümü ile üretkenliğini ve kalitesini bir kez daha hatırlatan grup bu albümle ilk dinleyişte Lotus gibi bir şaheser duygusunu yaratmasa da Lumerian, Antagonist, Monarch ve Modesty parçalarıyla dinledikçe daha da çok sevileceği izlenimini bünyeye zerk etmeyi de başardı. 23 Mayıs 2022’de kendileriyle “Imperial Turkey Tour” kapsamında ikinci kez buluşma onuruna nail oldum. KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşen konserde yeni ve genç basçısı Zlatoyar ile adeta şov yapan grup arayı çok açmadan, yaylılar ve geri vokallerle kaydettiği “Atlantis” albümünü de Eylül 2023’te yine biz Türk hayranlarına kapalı gişe salonda canlı olarak sundu. Bu konserle imza sound’unu geliştirdiği sinyalini veren Soen, 2023’te yayınladığı yedinci stüdyo albümü “Memorial” ile üretkenliğini zirveye taşıyarak progresif metal dünyasındaki farkını ortaya koymuş oldu.

Dinleyicileri kolayca büyüleyebilen akıcı melodiler konusunda her zaman büyük bir yeteneğe sahip olan grup ve bu yeni çalışmada, grubun zaten melodik ve karmaşık olan ses ortamına daha agresif bir yaklaşım katıyor. Grubun şimdiye kadar yazdığı en duygusal şarkılardan bazılarıyla ustaca dengelenen, saldırganlığını da tamamen kucaklayan bir albüm karşımıza çıkıyor. Sosyal temalarla (Ukrayna’daki savaş gibi) çerçevelenen albüm,  dinleyicileri yoğun bir müzikal yolculuğa çıkaracak ve karşı konulmaz bir dinleme deneyimi sunacak şekilde şarkı listesi oluşturmayı da beceriyor.

Soen

(Joel Ekelöf)

Albümde yayınlanan ilk single’lar  ” Unbreakable “, ” Memorial ” ve ” Violence “, vokal Joel Ekelöf’ün yeni stil vokalleriyle hem müzikal hem de lirik olarak  grubun müziklerinde izlediği yeni yönü de gösteriyor. Davul ve bas tarafından oluşturulan ritmik temelin üzerinde yükselen keskin gitar melodileri, Cody Ford’un güçlü gitar solosu, sert riffler ile kalın bas çizgilerini yan yana gelerek SOEN’in oldukça ağır olabileceğini ve ama melodik omurgasını yine de koruyabileceğini açıkça ortaya koyuyor. Savaş karşıtı marş niteliğindeki ” Memorial “, savaşın kötülüklerini vurgulayan dramatik bir koro bölümüyle ham ve yoğun bir şarkı olmasına rağmen melodik çizgisini korumayı başarıyor.

Öte yandan, büyüleyici ” Hollowed “, melankolik ” Tragedian ” veya PINK FLOYD benzeri ballad ” Vitals ” gibi enfes parçalar albüme derinlik, nüans ve doku verirken aynı zamanda biraz daha çeşitlilik katıyor.  ” Hollowed “, hem Joel Ekelöf’ün hem de melodileri yüksek göklere taşıyan konuk şarkıcı Elisa Toffoli’nin duygusal vokalleriyle yankılanıyor ve Soen’in favori parçalarım arasındaki yerini alıyor. Önceki albümlerindeki ” Illusion ” ile aynı çizgide olan ” Tragedian ” sadece iliklerine kadar klasik bir SOEN değil aynı zamanda hassas ama güçlü vokalleri ve mükemmel enstrümantalleri bir araya getiren albümdeki en iyi parçalardan biri.

Sinematik ve zarif olmasına rağmen lirik temalardan ve kuzeyin atmosferinden gelen uğursuz bir tona sahip olan Memorial” , SOEN’in bugüne kadarki en karanlık albümü olarak anılıyor.

Aşırı uçlarda ve sert bir müzik yapmamaları Soen’i geniş kitleler tarafından dinlenebilir kılıyor ve son yıllarda müzikal kaliteye duyulan özlem grubun kariyerine büyük avantaj sağlıyor. Opeth, Death ve Testament gibi önemli gruplarda çalmış grup üyeleri de teknikleriyle göz dolduruyor.

Son zamanlarda müzik dünyasının başına gelmiş en güzel şeylerden biri olan Soen, su gibi akan şarkılarıyla dinleyicisini İskandinav rüyasında karanlık ve şiirsel bir yolculuğa çıkarıyor. 20-21-22 Ekim 2024 tarihlerinde “Memorial” albümü turnesinde yeniden buluşmak için can attığımız bu İsveç harikası grubu dinleyin, dinlettirin!

Soen

(Oleksii ‘Zlatoyar’ Kobel – bas gitar)

Metal Oda’nın notu: Soen, bas gitaristleri Ukraynalı Oleksii ‘Zlatoyar’ Kobel sebebiyle Rusya-Ukrayna savaşına hepimizden daha duyarlı. Memorial albümüyle 2022 yılında İran’da başörtüsü takmadığı iddiasıyla ahlak polisi tarafından gözaltında dövülerek öldürülen Mahsa Amini’nin trajedisine de dikkat çekiyor Soen. İnsan hakları, özgürlük ihlalleri ve sosyal problemlere de her duyarlı metal grubu gibi sessiz kalmıyor. Amini’nin öldürülmesi sonrasında İranlı kadınlar saçlarını keserek protesto eylemlerine başlamış, bu protestolar Juliette Binoche, Isabelle Adjani, Jane Birkin gibi ünlülerden de büyük destek görmüş ve bu aktrisler de saçlarını keserek harekete destek vermişlerdi. Kökeni Firdevsi’nin Farsça epik şiiri Şehname’ye dayanan saç kesme ya da saç kopartma, yas tutma ve kayıp anlamlarına gelirken bir isyan, mücadele ve protesto şekli olarak kabul edilir. Soen Memorial’ı tekrar dinlerken, içinde barındırdığı tüm acılara da kulak vermeyi unutmayın.

Soen

(Mahsa Amini)

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”