Finlandiya’dan çıkan rock harikalarından biri de bence Poets of The Fall grubu. Grubun “Ghostlight” albümü Metal Oda ’ya göre 2022’nin en iyi dokuz rock metal albümü arasında yer almıştı hatırlarsanız. Çıktığından beri dinleme listelerimde en üst sıralarda kalan, geçtiğimiz senenin en görkemli işlerinden biri oldu Ghostlight.

Sonbaharın ozanları, baştan sona ton ve melodi anlamında dikişsiz akan, bittiği zaman insanda başa dönüp yeniden dinleme arzusu uyandıran bence kusursuz bir albüme imza atmışlar. Senenin sonunda doğru rock ve metal dünyasından ardı ardına çıkan diğer albümleri de yazarken bir türlü sıra gelememişti bu harika grup ve albümlerine. Çıkış albümleri Signs of Life (2005) ile IFPI Platin plak ve Emma Awards gibi pek çok başka ödülleri de sıralamış bir grup Poets of The Fall.

Genel olarak rock metal alanında Finlandiya’dan çıkan death-doom ağırlıklı karanlık işlerin arasında enerjisiyle güneş gibi pırıl pırıl parlayan, dinleyenin moodunu anında yükselten albüm bu. Tabii bu dinamik ve yüksek tempolu işlerin arasına kapkaranlık ton ve yapısı ile öne çıkan balladlar da attırmış şairlerimiz. 80’lerin pop etkileriyle, senfonik dokunuşlarla ve solistleri Marko Saaresto’nun geniş salınımlı şahane bariton vokaliyle sürüden ayrılıp insanı şaşkına çeviren bir albüm Ghostlight.

Benim 2022 Ghostlight albümünde ve grubun daha önceki işlerinde tiyatro, tiyatro sahnesi ve tiyatro karakterleri gibi unsurlara yer verilmesi özellikle çok hoşuma gitti. Önce albümün başlığına göz atalım: Ghostlight (hayalet ışık) tiyatro sahnesinde oyun oynanmadığı zaman yanar bırakılan tek bir ampul ışığına verilen isim. Sahnede olabilecek herhangi bir düşme ya da kazayı önleme amacından başka, tiyatro ile ilgili bir batıl inanca da dayanıyor kökeni: inanılana göre tüm tiyatro sahneleri hayaletlerin pek sevdikleri doğal habitatlarıdır. Hayalet ışıklar kimi inanışa göre kötü ruhları kaçırmak için kullanılır, kimileri de bu ışığın tiyatronun hayaletlerini memnun ettiğine inanır. Burada hemen gelmiş geçmiş en ünlü tiyatro hayaletini konu alan Gaston Leroux’un ünlü romanı Le Fantôme de l’Opéra (The Phantom of the Opera) ya da bir selam çakalım. Romandan uyarlanan The Phantom of The Opera müzikali ise 1986 yılından beri Londra West End’de ve 1988’den bu yana da Broadway’de oynanmaktadır: müziği Andrew Lloyd Webber’e ait olan eserde hayaletin kafaya taktığı soprano Christine Daaé rolünü ilk olarak ünlü İngiliz sanatçı Sarah Brightman canlandırmıştır. The Phantom of The Opera’nın metal alemine en güzel yansımalarından birine ise Finli senfonik metal grubu Nightwish, solistleri soprano Floor Jansen’in harika sesiyle can vermiştir. Tam bu noktada Ghostlight albümünün de pandemi ürünü olduğunu hatırlayalım ve insanların sokaklardan çekildiği lockdown dönemlerinde Finlandiya Devlet Tiyatrosu’nun da sahnesinde “Ghost Light” isimli bir enstalasyona yer vererek tiyatronun sahnelere elbet döneceğini ve umudu simgeleyen bir ışık yaktığını da hatırlatalım.

Poets of The Fall grubunun yazdıkları sözlerde ve albüm başlıklarında tiyatrodan esinlenen işlerine bakalım şimdi: Carnival of Rust (2006-2007), Twilight Theater (2010), Ghostlight (2022). Kostümler ve maskelerin kullanıldığı Hristiyan şenliği karnavallar, ateş dansçıları, Türkçe’ye Arleken ya da Arlekin olarak geçmiş olan İtalyan Commedia dell’Arte sindeki en önemli standart karakterlerden Harlequin ve yine bir sahne sanatı, müzikli tiyatro türü olarak Cabaret (Kabare), kahramanları ve kötüleriyle aktörler, Poets of The Fall grubunun sözlerinin içinden geçen teatral unsurlar.

    Damalı, rengarenk kostümü ve maskesiyle Harlequin

Harlequin’den söz açılmışken DC Comics’in sevimli kötüsü Harley Quinn’i ve ünlü koreograf Marius Petipa’nın eğlenceli ve çok renkli balesi Harlequinade’ı da hatırlamadan geçmeyelim. Albümde yine tiyatroyu çağrıştıran parça isimlerinden Firedancer, Requiem for My Harlequin, Heroes and Villains, Hello Cabaret, Weaver of Dreams (düşlerin hayat bulduğu yer değil midir tiyatro?)  benim dikkatimi çekenler.

Müziğe gelelim, en beğendiğim parçalara bakalım: açılış parçası Firedancer, adı gibi ateş saçarak albümü tanıtıyor. Parçanın pop-electronica soundunu, iskeletini oluşturan synthwork yapısını ve beşinci dakikadan itibaren parçaya heavy bir dokunuş ekleyen gitar solosunu ben çok sevdim.

Firedancer, flame of life, what remains is a gamble, fall or fly.  

Geriye kalan sadece bir kumar oyunu, ya düşersin ya uçarsın.

Sözleriyle akrobatları, cambazları, uçurumun kenarında yaşayanları anlatıyor parça kanımca. Kazananları, kaybedenleri, asları ve kupalarıyla iskambil kartları ve kart oyunları da grubun muhtelif albümlerindeki parçalarda işlenen temalar arasında.

Yaylılarla desteklenen zengin melodik yapısı, dramatik ve ilginç sözleriyle Requiem For My Harlequin albümdeki favori parçam oldu. Albümden ilk çıkan tekli olan Requiem, arkelene ağıt, komedyene ağıt, küllerinden yeniden doğmak gibi sözleriyle kendiyle barışmak, kendini baştan yaratmak gibi güçlü anlamlar barındırıyor içinde. Karnaval ve sirk karakterleri, grotesk kostümler ve makyajların kullanıldığı gösterişli videoklibini de seyretmenizi tavsiye ediyorum.

Yaraları saran bir aşk hikayesi temalı karanlık ballad Lust For Life, arka planındaki çello partisi, melankolik tonu ve bence albümdeki en harika gitar solosuyla öne çıkıyor. Bu anlamda albümde beni en çok yakalayan işlerden biri oldu Lust For Life. Hello Cabaret de yine çello destekli dokunaklı melodik yapısı ile sinema tarihinin en ikonik filmlerinden 1972 tarihli 8 Akademi Ödüllü şaheser “Cabaret” filmine bir saygı duruşu niteliğinde…

(Lisa Minelli “Cabaret” filminde Sally Bowles rolünde)

Demem odur ki, benim gibi kulağınız 80’ler pop ve hard rock soundu ile şekillenmiş ise beğeneceğinizden emin olduğum, bence 2022’nin en iyi işlerinden Ghostlight albümünü atlamayın, Poets of The Fall’un harika müziğine kendinizi bırakın, anlamı üzerinde de düşünmeyi ihmal etmeyin.

Tiyatro ve bale sanatçılarımıza sevgiyle,

Müzikle, sanatla kalın.

©2022@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”