New York’un ortasında, zamanla yarışmayan bir yapı durur: Chelsea Hotel. Ne tam anlamıyla bir oteldir, ne de yalnızca bir mimari anıttır. Burası, modern sanat tarihinin en bohem ve en kırılgan sahnesidir. İçinden geçen sanatçılar kadar, içinde kalan yalnızlıkların ve yaratımların da ev sahibidir.
Chelsea Hotel’in duvarları, sessizce ama inatla bir dönemin şarkılarını, şiirlerini, resimlerini ve hayal kırıklıklarını anlatır.
Patti Smith, Just Kids adlı kitabında Chelsea’nin bu benzersiz ruhunu şöyle tanımlar:
“Orası bizim küçük krallığımızdı. Hayal etmeye cesaret edenlerin sarayı.”







