Metallica ‘nın 11. Stüdyo albümü 72 Seasons bugün çıktı. Albümü dünya çapında bir dinleme partisiyle dün 13 Nisan’da sinemalarda tanıtan thrash metal devi Metallica’nın 72 Seasons’dan ilk çıkan teklilerine daha önceki yazılarımda yer vermiştim. Albümden ilk çıkan dört tekliden favorilerim “Screaming Suicide” ve “72 Seasons” olmuşlardı. 72 Seasons albüm adının anlamını, “Screaming Suicide” parçasında verilmek istenen mesajı detaylı olarak Metallica Screaming Suicide başlıklı yazımda ele almıştım: bu konulara tekrar geri dönmüyorum.

Parçaların dinleti aralarında James Hetfield, Lars Ulrich, Kirk Hammett ve Robert Trujillo’nun siyah-beyaz olarak filmlenmiş samimi sohbetleri çok hoşuma gitti. Parçaların müzikal yapıları üzerine derinlemesine açıklamalar içeren, hangi parçanın hangi bağlamda yazıldığını ve grup üyelerinde hangi duyguları uyandırdığını anlatan bu sohbetleri dinlemek hoş oldu. Ağırlıklı teenagerların oluşturduğu izleyicilerin arasında hatırı sayılır adette müzikle headbang yapan orta yaş üzeri dinleyicilerin varlığı da dikkatimi çekti.

Metallica 72 Seasons yeni albümünden ilk izlenimlerimi soracak olursanız, genel olarak ton, yapı ve söz anlamında karanlık bir albüm bence 72 Seasons. Bir bakıma Metallica’nın hayatlarında 72 mevsimi geride bırakıp, artık olgunluk döneminde eser veren bir grup olduğunun altını çiziyor. Albümün açılış parçası “72 Seasons”, yüksek tempolu giriş parçası olarak coşkuyu veriyor; biraz “Whiplash” ile yankılanıyor ama girişte verilen bu coşku ne yazık ki albümün tamamını kurtaramıyor. Albümden çıkan ilk teklilerin beş benzemez havasında olduğunu ve bu teklilere bakıldığında ya çok süper ya da çok vasat bir albüm geleceğini düşündüğümü daha önce yazmıştım. Dünkü dinleme partisinde tamamını dinlediğimde ise Metallica’nın yeni albümü 72 Seasons’u ortalarda bir yerde buldum: 80’ler NWOBHM tınılarına sahip, klasik yapıdaki çok beğendiğim “Screaming Suicide”ın hala albümün en iyi parçası olduğunu düşünüyorum. Grup elemanları da bu parçayı çok sevdiklerini belirtirken, albümün genelinde vurgulanan heavy riffler ve karanlık yapılardaki Black Sabbath etkisine sürekli vurgu yaptılar. Hatta James Hetfield işi bir tık daha ileri götürüp kameraların karşısına şık bir Black Sabbath tişörtüyle geçerek, heavy metalin bu eşsiz ve öncü grubuna hayranlığının altını belirgin şekilde çizmiş. Hard rock’ın kalelerinden Thin Lizzy grubunun bu yeni albümlerindeki etkisine de bol bol dikkati çekti Metallica.

Albümden ilk defa dün dinleyip kulağımda yer eden ve beğendiğim bir başka parça “Crown of Barbed Wire” oldu. Riff, melodi ve tempo olarak hoşuma giden parçanın Mordor’dan kopup gelmiş karanlık visualiserlarını ben sevdim. Albümden dönüp baştan dinlemek isteyeceğim çalışmalardan biri oldu. Çok vasat olduğunu düşündüğüm “Lux Æterna” ile ilgili düşüncelerim hala aynı. Bluesy riffleriyle göz dolduran “You Must Burn!”, sinematografik anlatımı ve temposuyla adeta Fast and Furious gibi filmlerin otomobil takip sahnelerini çağrıştıran “Chasing Lights” genel olarak aklımda yer eden başarılı parçalar oldular.

Parçaların visualiserlarını “Crown of Barbed Wire” hariç hiç beğenmediğimi söylemeden geçmeyeyim: “Crown of Barbed Wire”, ilkokul öğrencisinin bilgisayarlı görsel sanatlar dönem ödevine ya da ekran koruyucusuna benzemeyen tek visualiserdı bence. Bu visualiser Mark Szumski imzasını taşırken, albümün genelindeki basit ve heyecan verici olmayan visualiserları Tim Accenti hazırlamış: benim fikrim çok az çabayla hazırlanmış bu visualiserları bilgisayar başına geçip hepimizin kolaylıkla hazırlayabileceği yönünde.  Kötü visualiser konusu “Room of Mirrors” parçasına Eduardo Politzer’in hazırladığı berbat video ile zirve yapmış kanımca.

Son söz: Metallica’nın olgunluk dönemine ait 72 Seasons albümü, yer yer Load/Reload/ Hardwired..to Self Destruct gibi sevdiğim geçmiş albümlere ve yapı olarak klasik heavy metal ve hard rock’a göz kırparken, nostaljik tınılarıyla Metallica fanatiklerini memnun edebilir belki. Ancak ben heyecan verici olmaktan uzak bir çalışma ortaya koyulduğunu düşünüyorum. Albümün kapanış parçası 11 dklık “Inamorata” bende bitse de gitsek hissini uyandırıp lastik gibi uzarken, yukarıda da yazdığım gibi dönüp tekrar dinlemek isteyebileceğim göz alıcı parçalar “72 Seasons”, “Screaming Suicide”, “Crown of Barbed Wire”, “You Must Burn!” ve belki “If Darkness Had a Son” oldular. Dinleme partisinin sonunda, Ağustos 2023’te ABD konserlerinden farklı setlistlere sahip iki konserin de sinemalara geleceğini müjdeledi Metallica. Grup, 2023 72 Seasons albüm turnesinde imza parçalarının arasına bu yeni işleri güzelce yedirip müzikal bir denge kurmayı başarırsa, unutulmaz konserler serisine imza atacaktır bence. Yaşları 60’a dayanan ikonik elemanlarıyla ve adıyla sanıyla metal müziğin devi Metallica’nın 72 Seasons albümündeki çaba ve emek takdire şayan. Ancak bu çaba 72 mevsimdir birlikte müzik yapan grubun heyecan vermeyen bu son albümünün Metallica için artık mevsim sonbahar dediği gerçeğini de değiştirmiyor.

©2023@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”

 

1 reply

Trackbacks & Pingbacks

  1. […] zurnanın zırt dediği yere: 14 Nisan 2023’te tamamı yayınlanan son METALLICA albümü 72 SEASONS, iki ya da üç dikkat çekici parçası (72 Seasons, Screaming Suicide, If Darkness Had a Son) […]

Comments are closed.