Evanescence

Tüm zamanların en başarılı rock gruplarından Evanescence ile tam yirmi yılımız geçti. Pek çoğumuzun çocukluk ve gençlik yıllarına damga vurmuş “Bring Me to Life” ve “Going Under” gibi şarkılarla adını duyuran grup, 17 Kasım 2023’te bu şarkıların da yer aldığı çıkış albümleri “Fallen”ın yirminci yılını kutladı. Yirminci yıla özel olarak ise bu albümün Deluxe versiyonunu yayınlayan grup, bu versiyonda bütün şarkıların remasterlarının yanında daha önce yayınlanmamış demolarını da dinleyiciyle buluşturdu.

Peki, Evanescence ’i biraz tanıtmak ve yirmi birinci yüzyılın başında nasıl bu kadar popüler olduklarını anlatmak gerekirse; bence bunun sırrı grubun farklı müzik türlerini sentezlemesinden ve özellikle çok uzun yıllar boyunca ön yargıyla bakılan gotik kültürünü büyük kitlelere tanıtmasından geçiyor. Evanescence hakkında “hard rock”, “gotik metal”, “nu metal” gibi pek çok terim kullanabiliriz ancak kesinlikle tek bir türe indirgeyemeyiz; çünkü bütün bu türlerden parçalar kullanan grup asla tamamıyla bunlardan yalnızca birine sığdırılamaz. Bunun yanı sıra grubun kurucusu ve şu anda hala grupta yer alan tek orijinal üye Amy Lee ’nin de grubunun tanınmasında çok büyük bir önemi vardır. Zira kendisinden önce çoğunlukla erkek ağırlıklı olan ve genellikle de maskülenite ile özdeşleştirilen metal müzik sahnesinde kadın müzisyenlere öncülük eden bir isim olmuştur. Kadın olarak, özellikle de pek çoğu tarafından metal müziğe atfedilenin aksine, uç bir yaşam tarzına sahip olmayan ve açıkça inançlı bir Hristiyan olduğunu söyleyen bir kadın olarak; dünyadaki sayısız küçük kıza her ne kadar “sıradan” olurlarsa olsunlar metal müzik te bir yerleri olabileceğini gösterip, onlara bu türü sevdirmiştir.

Evanescence

(Amy Lee)

Evanescence’in müziğinden bahsederken onları farklı kılan en önemli özelliğin tür sentezi olduğuna değinmiştim. Bu sentezin doğası ve uygulamadaki ustalık, şarkılarına sıra dışı sesi veren elementlerdir. Klasik müzikten alınan keman, piyano gibi çalgıların yanında hard rock müziğin elektro gitar gibi modern enstrümanları ile elektronik müziğin belirli tekniklerini ve seslerini harmanlayan grup, bütün bunları Lee’nin adeta insanın kanını donduracak kadar etkileyici sesi ve kendisinin aldığı Batı klasik müziği eğitimi ile birbirine bağlayarak benzeri görülmemiş sanat eserleri sunuyor. Grubun şarkılarının ise genellikle yavaş ve melankolik akışı, aşk, keder ve ölüm konulu sözlerle bir araya gelerek bize hüznün, karanlığın güzelliklerini tek tek anlatıyor. Bu müziği piyasaya ilk kez sundukları “Fallen” albümü ise, hala en ikonik ve sevilen albümler arasındaki yerini koruyor. Hem dünya çapında hem de ülkemizde oldukça ilgi gören albüm; yaratıldığı zamanın dışında, zamansız ve evrensel bir metal klasiği olarak tanınıyor. Albümün ortaya çıkış süreci ise aslında piyasaya sürülmesinin çok öncesine dayanıyor. 1994 yılında kurulan grubun ilk yayımladığı eser, 1997 yılında kaydedilen “Evanescence” isimli EP olarak kayda geçiyor. Daha sonra resmi olarak “Fallen” albümünde yer alacak olan “My Immortal” ve “Imaginary” şarkılarının ilk versiyonlarına bu EP’de rastlıyoruz. Fakat bu eser çok kısıtlı bir kitleye ulaşıyor ve dolayısıyla grubun keşfedilmesi 2000 yılında kaydettikleri “Origin EP” sayesinde ancak gerçekleşiyor. Hatta, “My Immortal” şarkısının bu kayıtta yer alan versiyonu hiç değiştirilmeden “Fallen” albümüne de ekleniyor. Bu EP sayesinde Evanescence, bir plak şirketinin ilgisini çekiyor ve albüm yapmak üzere anlaşıyorlar. Ancak bu süreçte plak şirketiyle çok ciddi ayrılıklara düşen grup, bir dönem artık dayanamayarak evlerine dönüyor; fakat daha sonrasında uzlaşılarak çalışmalara kaldığı yerden devam ediliyor. Öyle ki; şirket, Lee’nin bütün itirazlarına rağmen “Bring Me to Life” şarkısına erkek bir vokal tarafından söylenen rap dizeleri eklemesi için baskı yapıyor (zira bu dönemde Limp Bizkit ve Linkin Park gibi rap bazlı nu metal yapan gruplar oldukça revaçtaydı) ve hatta eğer bu ekleme yapılmazsa albümden tamamen vazgeçileceğini söylüyor. Bunun üzerine Lee, diğer şarkıların sadece grubun uygun gördüğü şekilde yayınlanması kaydıyla tek bir şarkıda taviz vermeyi kabul ediyor ve “Bring Me to Life” parçası bugün bilinen şekliyle piyasaya sunuluyor. Ancak şunu da söylemek gerek ki, grubun günümüzde verdiği performanslarda şarkının rap dizeleri atlanıyor, bunun yanı sıra şarkının yine bu dizelere yer vermeyen demo hali de Fallen’ın yirminci yıla özel yayınında dinleyiciyle stüdyo kalitesiyle buluşuyor. Albümün çıkmasından hemen önce zaten “Going Under ve “Bring Me to Life” gibi tekli olarak sunulan parçalarla adını duyuran Evanescence, albümün kendisiyle de bu başarıyı katlayarak 2004 yılında “Yılın Albümü” ve “En İyi Rock Albümü” dallarında iki adet Grammy ödülü alıyor.

 

Evanescence

(Amy Lee 2004 Grammy Ödüllerinde)

Grubun hayranlarına sunduğu bu özel albümde yer alan yenilikler, bize nostaljik hisler yaşatarak uzaklara götüren şarkılara yeni bir derinlik eklemiş. Günümüz teknolojisi ile yapılan remasterlar albümün zamansızlığını kanıtlarken, yine yer verilen canlı performanslar grubun yetkinliğini gözler önüne seriyor. Daha önce dinleyiciyle buluşamamış olan demo şarkılar ise, bize albümün hazırlanış sürecini ve grubun aldığı ilhamları anlama imkanı sunuyor. Üstünden geçen yıllara rağmen hala bizlere kendini dinleten “Fallen” şarkıları, insanı derin çukurlara sürükleyip geri çıkaracak kuvvete sahip. Belki de hiç yaşamadığımız kayıpları tatmış gibi hissettiren, bize çok uzak yaradılışları anlamamızı sağlayan bu şarkılarda herhangi bir şekilde yas tutmuş ve hayal kırıklığına uğratılmış her insan kendinden bir şeyler bulabilir. Her dinleyene bu tutsak edici acıları hissettiren ise grubun içtenliğidir. Belki de her gün savaştıkları hayaletlerini saklamaktan yorulup, müziği kendilerine merhem olarak kullanan Evanescence; duygularının berrak gölünü yirmi yıldır çekinmeden bizlerle paylaşıyor, biz de bu gölde kendimizden su damlaları görüyoruz.

Evanescence

 

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”