Rock müziğin romantik prensi Chris Isaak 12 Temmuz 2024’te Türkiye’deki ilk konserini 31. İstanbul Caz Festivali kapsamında verdi. Şimdi bu unutulmaz konseri rock ve blues sanatçısı Tarık Değirmenci’den dinleyelim:

Kendisi hep bununla anılmaktan memnun mudur bilmiyorum ama elbette ki Chris Isaak’dan bahsetmeye başlayınca çocukluk ve (HIM’in yardımıyla) gençlik yıllarımızın siyah beyaz kokan “Wicked Game” isimli ünlü şarkısı hakkında birkaç kelam etmek şarttır.

Şarkının o kalp titreten nağmesi, Isaak’a eşlik eden Danimarkalı süpermodel Helena Christensen ile çekilen  videoklip ile birleşince yüreği atmaya devam eden herhangi bir insan evladının heyecan ve ihtirasa maruz kalmaktan kaçamayacağı bir sanat eserine dönüşür. Ben ve benim gibiler de Chris Abi gibi çalıp söylersek Helena gibi bir hatun çıkagelir diye deli gibi şarkıya çalışıyorduk o vakitler. Tabii ki bu hayalimiz hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Chris Isaak

(Wicked Game videoklibinde Helena Christensen ve Chris Isaak)

Gelelim konsere: Bu event ilk açıklandığından bu yana benim jenerasyonum (arızalı 79’lular) büyük bir sevinç ve coşkuyla biletlerin çıkmasını bekledik. Dile kolay gençlik yıllarımızın idol ismi ilk kez Türkiye’ye geliyordu.

Ve beklentilerimizi kat be kat karşılayan bir performans ile ödüllendirildik. 68 yaşındaki (doğum 26 Haziran 1956) bu yarı tanrı zat-ı muhterem, müthiş bir enerji ve coşkuyla bizleri karşıladı. Hatta bir on şarkı boyunca bizi yerimizde oturtmadı. “Speak of the Devil” ve tabii ki “Wicked Game” parçalarının tadı damağımızda kaldı.

Hele o mavi takım elbisesi neydi öyle! O mu bize geldi, biz mi Tennessee Nashville’e gittik anlamadım.

Chris Isaak

(Chris Isaak İstanbul konserinden. Photo credit: Tarık Değirmenci)

Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, o gece tamamen doluydu.  Mekanın hemen hemen orta yerinde bilet kaptığımdan dolayı ses konusunda da birkaç kelam etmeye cüret göstereceğim. İlk birkaç şarkıda lead gitarı az duysam da sonradan bu husus dengelendi.  Bütün enstrümanların ses uyumu iyiydi ve dinleyicilere çok güzel bir şekilde aktarıldı.

Ve tabii ki ihtiyar delikanlıların sahne şovundan bahsetmek gerek. Özellikle Chris Isaak’in Hershel Yatovitz ile atışmaları çok eğlenceli idi. Bu ruhu genç ağabeylerin gösterisi,  üniversite bahar festivallerinde sahne alan yirmilik muzip çocukların konserini andırıyordu. Sahne şovu çok iyiydi. Şarkı sololarındaki koreografiler görülmeye değerdi.  Chris’in grup üyeleriyle, çaldığı şarkılarla ve hatta kendisiyle dalga geçmesi bu kadar parlak bir müzik kariyeri olan bir sanatçı için gerçekten de övünç kaynağı. Band de tabi ki Chris’ten geri durmadı. Tüm grup, özellikle bas gitarist Rowland Salley (ki kendisi 2 Kasım 1949 doğumludur) sergilediği figürlerle hem kendi eğlendi hem bizi keyiflendirdi.

Chris Isaak

(Chris Isaak İstanbul konserinden. Photo credit: Tarık Değirmenci)

 

Sanatçının izleyici ile olan diyalogu da çok iyiydi. Sanki uzun yıllarıdır yurt dışında yaşayan muzip amcamız bizi ziyarete gelmiş de, hasret gideriyor gibiydik. Konser alanına inip seyircilerle kaynaşması muazzamdı, belki de bu samimiyet ve yakınlıktan dolayı izleyicilerden birinin bayram sabahı amcasının elini öper gibi Chris İsaak’ın elini öpmesi yadırganmadı (o bendim!).

İkinci bölüm olarak tarif edeceğim kısımda bir nevi “unplugged” konsepte geçildi ama bu bölüme geçişleri çok iyiydi, konserin enerjisi bu şarkılarda da düşmedi. “Two Hearts”, “Only The Lonely” şarkıları bile yüzümüzden tebessümü silemedi.

Grup elemanlarının ayrı ayrı enstrüman şovları da gayet iyiydi. Hatta Chris Amca’nın bu sırada sarf ettiği söz benim de bütün müzik yaşamımı özetledi: müzisyenlerin ve özellikle gitaristlerin güya çok iyi ve yetkin olduklarını göstermek için hızlı ve agresif çalmalarını eleştirdi (bu arada gitarda pentatonik solo çalıyor) . Bu konuda gitaristi Hershel’ı özellikle methederek önemli olanın duygu ve hissetmek olduğunu vurguladı.

Chris Isaak

Elbette müziğine etkisi olan efsanelerden ve özellikle Roy Orbison’dan bahsetmesi ve onu anması çok hoştu. Vefa sadece bir semt adı değilmiş dostlar!

Son bölüme gelindiğinde (tabirimi mazur görün) aynalı takım elbisesi ile gösterisini başka bir seviyeye çıkarmayı da ihmal etmedi. Üç şarkı boyunca ona mı baktım, şarkıları mı dinledim hatırlamıyorum.

Bir buçuk saati aşan performansta hiç ara vermediğini de belirteyim. Hani biz biraz yorulduk ama ihtiyar delikanlı yorulmadı. Bıraksalar bir on şarkı daha söyler ve çalardı eminim.

Chris Isaak

(İstanbul Konser Setlisti)

Öyle sanıyorum ki herkes çok mutlu bir şekilde çıktı konserden; Chris Isaak kendisinden bekleneni kat be kat verdi çünkü. Umarım daha uzun yıllar aramızda olur ve ülkemizde başka konserler de verir.

 

Chris Isaak Kimdir?

Amerikalı şarkıcı, gitarist, besteci ve oyuncu Chris Isaak 1956 yılında California / ABD’de dünyaya geldi. Rockabilly tarzını tekrar canlandıran stili ile Elvis Presley, Ricky Nelson, Duane Eddy ve Roy Orbison ile karşılaştırıldı.

”Wicked Game” ile adını duyuran, “Blue Hotel” ve “Baby Did A Bad Bad Thing” gibi şarkılarıyla uzun yıllar müzik listelerinin vazgeçilmezi olan, karşılıksız aşklar, kalp kırıklıkları ve ayrılıkların bestecisi Chris Isaak, yaklaşık 40 yıllık ikonik kariyerine iki Grammy adaylığı, bir platin plak, on üç stüdyo albümü, on iki tekli, sayısız kapalı gişe konser ve birçok film müziği sığdırdı. Ruhumuza dokunan melankolik ve romantik müzikleriyle müzik dünyasında kendine özgü bir yer edindi. En büyük tutkusu hep müzik oldu, ama sinema da peşini bırakmadı. Aralarında Kuzuların Sessizliği, İkiz Tepeler: Ateşte Benimle Yürü, Küçük Buda gibi filmlerin de yer aldığı birçok film ve dizide rol aldı. Rock’n roll’un çok yönlü, etkileyici ve romantik prensi Chris Isaak, 31. İstanbul Caz Festivali’nde 12 Temmuz 2024 tarihinde ilk kez Türk hayranlarıyla buluştu.

Chris Isaak

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”