Depeche Mode, 2022 yılında kaybettikleri kurucu üyeleri Andy Fletcher’ın ölümünden sonra ilk stüdyo albümleri Memento Mori’yi yayınladı. Grup böylece 2017 Spirit albümünden bu yana süren sessizliğini bozdu. Güncel lineupta Dave Gahan ve Martin Gore’dan oluşan Depeche Mode, 1980 yılında İngiltere’de kurulup, ülkenin new wave sahnesine çıktı. O gün bugündür synth-pop, elektronik müzik alanındaki tartışmasız en büyük isim olan Depeche Mode, kendilerine has soundu ile çok geniş bir hayran kitlesine sahip oldu.
80’lere damgasını vuran synthesizerı müziğinin odağına yerleştiren Depeche Mode, 80’ler ve 90’larda çıkarttığı ve adeta bir marş havasında dilimize dolanıp yer eden, bağıra bağıra söylediğimiz Just Can’t Get Enough, People Are People, Master and Servant, Stripped, Strangelove, Enjoy the Silence, Personal Jesus, I Feel You, Policy of Truth gibi inanılmaz hitlere imza atmış, bu hitler defalarca pek çok sanatçı ve grup tarafından coverlanmıştır. Benim metal alanında hemen aklıma gelen coverlar Rammstein Stripped, Marilyn Manson’dan Personal Jesus, Linkin Park ve Lacuna Coil’dan Enjoy The Silence oldular. Orijinal lineupta yer alan Vince Clarke ise 1981’de gruptan ayrılarak yine 80’lerin çok iyi bildiğimiz gruplarından Yazoo’da yoluna devam etmiş.
1990 Violator albümünün büyük başarısı ve World Violation Tour sonrasında grupta çatlaklar oluşurken, pop müziğin en olağanüstü vokallerinden biri olduğunu düşündüğüm ve yumuşak huzur veren bariton sesini yine başka üstün vokaller Joel Ekelöf ve Mikael Akerfeldt ile paralel bulduğum Dave Gahan, alkol, uyuşturucu bağımlığı ve psikolojik problemlerle boğuşmuş. Andy Fletcher’ın depresyonla mücadelesi sürerken, hak ettiğini düşündüğü saygı ve ilgiyi görmediğini düşünen Alan Wilder 1995’te gruptan ayrılmış. Depeche Mode’u bir arada tutma sorumluluğunu da keyboardist ve esas besteci Martin Gore omuzlamış. 1996’da kendisini ölümle burun buruna getiren bir overdose yaşayan Gahan’ın kalbi iki dakika boyunca durmuş. Mahkeme kararıyla rehab programında giren Gahan ve grup yavaş yavaş dizginleri ellerine alırken, 2001’de Exciter albümü gelmiş. 2003 yılında Gahan ve Gore kendi solo işlerine odaklanmaya da fırsat bulmuşlar.
Gelelim 24 Mart 2023’te çıkan ve bence gelmiş geçmiş en iyi Depeche Mode albümlerinden biri olan Memento Mori’ye…Pandeminin karanlığı içinde Richard Butler-Martin Gore ikilisinden dökülen sözler ve müzik, hem felsefi, hem de müzikal ton ve yapı anlamında zifiri karanlıklara savuruyor bizi. Hatırlayacaksınız, Metal Oda’da 2021 yılının albüm incelemelerini yaparken hep dört duvar arasına sıkışan müzisyenlerin, tünelin ucundaki ışığı göremediğimiz kapkaranlık günlerde ürettikleri harika işlerden bahsetmiştik: Steven Wilson The Future Bites, Swallow The Sun Moonflowers, Leprous Aphelion hep sanatçıların içindeki acıdan ve pandeminin karanlığından filizlenen görkemli eserler oldular. Memento Mori de onlardan farklı değil. Şarkı sözlerinde felsefe, din, politika, seks, çevre gibi konuları bol bol işleyen Depeche Mode, bu yeni albümünün odağına cinsellik ve ölümü koymuş. Öleceğini, ölümlülüğünü hatırla anlamına gelen Latince “Memento Mori” de bu temaların işlendiği karanlık albüme cuk oturmuş. Death and The Metal başlıklı makalemde detaylı incelemesini yaptığım heavy metal, klasik müzik ve sanatta Memento Mori ve Danse Macabre konularını şöyle bir hatırlayalım: sanat, edebiyat, felsefe ve modada çok kullanılan Memento Mori olgusu, kurukafa, kemikler, kurumuş çiçekler, sinekler ve kum saati gibi ölüm ve çürümeyi çağrıştıran görsel sembolleri içerir. Kökleri Kara Veba salgınında bulunan Danse Macabre (Ölüm Dansı) ise ölümün kral ya da köylü herkesin kapısını bir gün çalacağını anlatan, ölülerin mezarlarından çıkarak yaptıkları dansı konu alan bir sanat formudur: müzik alanında Camille Saint-Saens gibi besteciler ve Iron Maiden, Ghost gibi gruplar Danse Macabre başlıklı eserler vermişlerdir. Memento Mori sembolleri de mezartaşlarında, mimaride ve görsel sanatlarda hayatlarımızın kırılganlığını ve uçuculuğunu gözümüze sokar.
(Memento Mori)
Bugün 60’lı yaşlarını süren electronica guruları Gore ve Gahan diskografilerinin en görkemli albümlerinden birine imza atmışlar bence. Karanlık hatta gotik denebilecek ton ve tınılarıyla beni yakalayan Memento Mori, 1980’ler sounduna ve 80’lerin Depeche Mode’una göz kırparken asla demode olmayan hatta zamanın çok ötesinde, müzikal anlamda hem yeni hem de fütüristik bir albüm olmuş. Fletcher’ın kaybıyla Gahan-Gore ikilisi için yeni bir anlam kazanan albüm, alt ton olarak hep ölüme vurgu yaparken, Depeche Mode’un electronica müzisyenlik çıtasını ne kadar yükselttiğini bize gösteriyor. Karanlıklardan ışık yarabilen eşsiz simyacılar olduklarını kanıtlıyor. Kurulduğundan bugüne türlü badireler atlatmış, yıkılıp yıkılıp ayağa kalkmış Depeche Mode. 80’lerde Depeche Mode’un bendenizi pek yakalayan bir grup olmadığının da altını çizeyim yeri gelmişken: ancak bugün geriye dönüp zamanında severek dinlediğim şarkılarına göz attığımda, grubun ustalık eseri diyebileceğim Memento Mori, Depeche Mode’un geçmiş işleri arasında benim için farklı bir anlam taşıyor, hayatım boyunca dinlediğim türlü janradaki iyi müzikler arasında üst sıralarda yerini alıyor. Şimdi biraz daha yakından bakalım albümdeki parçalara:
Açılış parçası “My Cosmos is Mine” albümü tanıtırken, adeta Matrixvari bir film müziği introsu olabilecek bir açılış yapıyor. Benim kozmosum bana ait derken, bizi grubun karanlık, içinde korkuya yer olmayan, uzay-zamandaki özel, kişisel, biricik ve kendine has evreninin içine çekiyor.
Albüm, “Wagging Tongue” ile temposunu yükseltmeye başlarken sözlerde watch another angel die- ölen bir başka melek dikkati çekiyor. Albüm kapağında kullanılan cenaze çelengi havasında düzenlenmiş çiçeklerden oluşan iki üzgün melek kanadı parçalarda çokça vurgulanan “meleklere” gönderme yaparken, gruptan geriye kalmış Gahan ve Gore ikilisinin de bir gün melek olacaklarını ve Memento Mori sözünü doğrularcasına sonsuzluğa karışacaklarını anlatıyor olabilir mi? Klasik Memento Mori sembolleri yerine daha kişisel bir anlam içermesi muhtemel olan bu kapak, kendime bu iki meleğin Gahan ve Gore olup olmadığını sormama sebep olurken, yüzümde acı bir tebessüm bıraktı.
“Ghosts Again” albümde en beğendiğim parçalardan oldu ve ayaklarım bugüne basılı dururken beni 80’lere ışınladı. Parçadaki time is fleeting / see what it brings / thoughtless thoughts / we’ll be ghosts sözleri yine acımasız zamana vurgu yapıyor. Zamanın en korkunç düşmanımız olduğu konusunu Rammstein Zeit albümünde derinlemesine işlemiş, Till Lindemann şiirleri ve Türk şairlerden örneklerle desteklemiştik. Gahan-Gore ikilisinin siyah kıyafetler içerisinde, 1998 “City of Angels” filmindeki damlarda gezen dünyaya düşmüş melekler edasında göründükleri Ghosts Again video klibini de atlamayın şahane olmuş diyorum.
Albümdeki bence en ilginç çalışmalardan “Don’t Say You Love Me” bende pek çok çağrışım yaptı. Karanlık sözleri ve melodik yapısıyla bu parçada Nick Cave ve Elvis Costello’dan Leonard Cohen’e pek çok tat buldum. Ama en çok 2000 yılına ait müthiş bir Ute Lemper albümü olan Punishing Kiss ’i düşündüm. Bertolt Brecht / Kurt Weill klasikleri ve Philip Glass, Nick Cave, Joby Talbot gibi bestecilerin özgün eserlerinden oluşan albümdeki Little Water Song (ki bir cinayeti suda boğulmakta olan kurbanın gözünden anlatan çok karanlık bir parçadır), Streets of Berlin, Tango Ballad ve The Case Continues gibi karanlık balladların yansımalarını buldum. Eğer ki bugüne kadar dinlemediyseniz müzikal tiyatro ve kabarenin kraliçesi, güzeller güzeli Ute Lemper’in bu albümünü mutlaka dinleyin diyorum.
(Ute Lemper)
Yıllar geçip giderken aynaya baktığımızda kimi zaman tanımakta zorlandığımız aksimize ve kendimize yabancılaşmakla ile ilgili “My Favorite Stranger” da tipik bir Depeche Mode parçası: my favorite stranger stands in the mirror / puts words in my mouth. Yansıma ve ayna temaları gerek sözlerde gerekse albüm cover artta bol bol kullanılmış.
R&B temelli müthiş ballad “Soul With Me”, albümün ağırlık merkezinde yer alarak Martin Gore’un kendine has vokaliyle öne çıkıyor. Yaklaşan sona hazır olmakla ilgili sözler: I’m ready for the final pages / kiss goodbye to all my earthly cages.
80’lerin bir başka efsane grubu Eurythmics tınıları taşıyan “Caroline’s Monkey”, bağımlılık ve bağımlılığın insanı nasıl pençesine alıp tükettiğini anlatırken, Gahan’ın yıllar süren bağımlılık hikayelerini anlatıyor belki de… İngilizce’de “Monkey on Your Back” (sırttaki maymun) bir insanın altında ezildiği ve kolayca kurtulamadığı bir problem, sıkıntı ya da yükü temsil ederken, madde bağımlığını da anlatır aynı zamanda.
Caroline’s monkey coos in her ear,
Drives like a demon,
Caroline’s monkey claws at her back
Colder than winter, darker than black.
(Caroline’in maymunu kulağına fısıldar durur,
Bir iblis gibi, gözyaşlarının arasında kudurur.
Caroline’ın maymunu pençelerini sırtına batırır durur,
Kıştan soğuk, siyahtan da karanlık. Çev:@metaloda)
”Before We Drown” göz alıcı synthwork ve şaşırtıcı tınılarla We Drown! (Boğuluyoruz!) diye bağırırken ölüm karanlığındaki tonu ve müzikal yapısıyla akılda kalıyor.
“People Are Good”, karanlık ve adeta gotik dance electronica yapısıyla bu yazının başında konuştuğumuz Danse Macabre ya da ölülerin dansını çağrıştırmıyor mu? Heaven Help Us! (Tanrı bize yardım etsin!) çığlığıyla sonlanıyor.
“Always You” mükemmel melodisiyle öne çıkarken, karanlığın içindeki ışık olan, her şey alt üst olduğunda yolumuzu bulmamızı sağlayan, kurtaran ve iyileştiren sevgi ve aşka dair sözleriyle, tüm albümdeki acı, üzüntü, karamsarlık ve ümitsizlik bulutlarını dağıtıyor, umudu çağrıştırıyor.
Kapanış parçası “Speak To Me”, insanın tüylerini diken diken eden synthwork ve vurucu melodisi ile karanlık ve soğuk bir evrenden ışığa doğru bir uzay gemisi edasında süzülürken, bu görkemli albümle çıktığımız yolculuğu karara bağlayıp sonlandırıyor.
Uzun lafın kısası sevgili arkadaşlar, Memento Mori bence Depeche Mode’un bugüne kadarki en görkemli, en karanlık ve belki de bu kadar karanlık olduğu için en güzel işlerinden biri. Elektronik müzik gurularının ustalık işleri bu albüm, adeta kuğunun son şarkısı gibi dokunaklı, gerçek, acıklı ve çok etkileyici. Ölüm konulu ama kalbi yaşamla dolu atan, müzikal anlamda Depeche Mode’u 80’lerden bugüne ve çok daha ötesine taşıyan mükemmel bir albüm. Bugün içi boş ve ancak ortalama dinleyicinin gözünü boyayacak kadar elektronik müzik yapabilen ana akım Spotify yıldız ve yıldızcıkları Memento Mori’yi dinlesinler. Belki iyi müziğe dair birkaç şey öğrenirler.
Müzikle kalın,
©2023@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”
Harika bir yazı…emeğinize ve yüreğinize sağlık
Çok teşekkür ederim 🙂
Depeche Mode fani olarak diyebilirim ki, ( 16 yaşımdan beri dinliyorum) Memento Mori albümü bu kadar harika anlatılamazdi 😊🎧
Çok teşekkürler 🙏🏻