EUROVISION Şarkı Yarışması bu yıl 9-13 Mayıs tarihlerinde, gelmiş geçmiş en ünlü rock gruplarından The Beatles’ın evi Liverpool’da M&S Bank Arena’da yapılacak. Kimler kimler geldi geçti bu yarışmadan; ne megastarlar çıktı Eurovision’dan… Benim aklıma ilk gelen ultra-megastarlar tabii ki ABBA ve Céline Dion. “Waterloo” parçasıyla İsveçli ABBA (1974) ve bir Atilla Şereftuğ bestesi olan “Ne Partez Pas Sans Moi” (1988) ile İsviçre’yi temsil eden Kanadalı Céline Dion, Eurovison şarkı yarışmasından çıkıp kitlelerce tanınan megastarlar oldular.  Keza İtalyan Rock grubu Måneskin de 2021 yılında birincilik elde ettiği “Zitti E Buoni” parçasıyla milyonları peşinden sürükleyen bir megagruba dönüştü.

Melodik ve akılda kalan parça yapılarıyla, France Gall, Corinne Hermes, Türk dostu Anne-Marie David, “Save Your Kisses for Me” ile Brotherhood of Man, “Ding-A-Dong” ile Teach In,  “What’s Another Year” ile milli damat Johnny Logan yıllar içerisinde aklımda kalan şarkıcılar olmuşlar. Burçin Orhon-Johnny Logan skandalı çocuk hafızamda yer ederken, çok küçük yaşta başladığım bale sanatıyla ilgilendiğim yıllarda Burçin Orhon, Çiğdem Tunç gibi konservatuvarlı ablalarım bende balerinler illaki dansöz olur algısı ve travması yaratmışlardı.

(ABBA-Waterloo-1974)

 

(Céline Dion-1988-Ne Partez Pas Sans Moi)

Vatandaşımızın milli gurur yaptığı Eurovision şarkı yarışmasında pek çok grup ve sanatçı temsil etti ülkemizi bugüne kadar: kimi çok başarılı oldu, kimileri de sondan birinci oldu. Çetin Alp’li “Opera” gibi katastrofik temsilcilerin yanında Candan Erçetin’li Klips ve Onlar’dan “Halley” (ki 1986’da Halley Kuyruklu Yıldızını çıplak gözle seyretmiştik), tabii Şebnem Paker’li “Dinle” (ki ülkemizin etnik seslerine ve enstrümanlarına yer veren çok başarılı bir parça olmuştu), ülkemiz adına Eurovision’a katılmış en güzel parça olduğunu düşündüğüm “Seninle Bir Dakika” (Semiha Yankı) sevgi ve nostaljiyle hatırladığım parçalar oldular. Semiha Yankı’nın şanssızlığı ise katıldığı sene Teach In grubunun rakipsiz “Ding-A-Dong” parçası ile yarışmak ve politik anlamda kötü bir döneme denk gelmek olmuştu bence. Tabii Türkiye’ye ilk birinciliğini getiren ama müzikal ve melodik anlamda bir türlü sevemediğim, Sertab Erener’li “Everyway That I Can” (2003) parçasını da atlamayalım..

(Semiha Yankı-Seninle Bir Dakika-1975)

 

Neyse konumuz Eurovision’da Rock ve Metal, fazla dağılmadan konumuza dönelim.

Eurovison’da Rock denince 1950’ler ortasına kadar sürebiliriz rock izlerini; ancak ben o kadar gerilere dönmek istemiyorum. Bu hafta Clubhouse Metal Oda’da çok eğlenceli bir Eurovision’da Metal yayını yaptım: oradaki seçkimde yer verdiğim Türk ve yabancı gruplara eğilelim:

(Athena- Gökhan Özoğuz)

Has, öz metalci Athena’mız, kendi punk/ska janralarındaki “For Real” ile 2004 yılında ülkemizi temsil etmiş ve dördüncülüğü kapmış. Finli heavy metal grubu Lordi ise 2006 yılında “Hardrock Hallelujah” parçalarıyla büyük ödülü evlerine götürmüş. Bunda belki kostümlerinin ve görüntülerinin de payı olmuş olabilir, siz ne dersiniz?

(Lordi-Hardrock Hallelujah)

2021’de Måneskin, “Zitti E Buoni” ile büyük ödülü kapıp fenomen olmuş. Rock ve Metal dünyasından çok tanıdığımız grup var Eurovision ile yolu kesişen: geçtiğimiz yıl Wednesday dizisinde kullanılan Metallica coverları ile yeniden gündeme gelen senfonik metalin eşsiz grubu Apocalyptica da bunlardan birisi: grup 2007 yılında “Worlds Collide” ile katılmış yarışmaya. Vatandaşları ve birlikte singlelar çıkardıkları The Rasmus da “Jezebel” parçasıyla katılmış Eurovision’a 2022 yılında. Birlikte yarattıkları “Venomous Moon” parçasını da pek beğenerek dinlediğimi söylemeden geçmeyeyim.

(Måneskin)

Tabii hard rock ve heavy metalin bir tık popüler tarafında yer alan Eurovision parçalarını düşündüğümde, bir grup aklıma geldi ki, katılsa yarışmayı sallar, süpürür, o da İsveçli Ghost’tur. Gerek 80’ler temelli melodileri, gerekse makyaj ve kostümleriyle yıkar geçerler bence. Tabii Eurovision’dan daha büyük bir oluşum oldular artık, o da bir gerçek. 2008 yılında “Deli” ile Mor ve Ötesi, 2010 yılında “We Could Be The Same” ile Manga, Türkiye’ye başarılı sonuçlar kazandırmış gruplar oldular. Diğer yandan Norveçli Jorn’dan “Faith Bloody Faith”, oriental metal havaları da taşıyan çok beğendiğim işlerden biri oldu 2021’de…

(Ghost Eurovision’a yakışmaz mı?)

Gelelim bu seneye. Bu yıl iki favorim var Eurovision’da: biri 70’ler 80’ler melodik yapısı üzerine işlerini inşa eden Avustralyalı Voyager’dan “Promise” (Avustralya’nın Eurovision’da işi ne demeyin, bilmiyorum) diğeri de sahne performansları, kostümleri, göz dolduran coverları ve müzikleriyle öne çıkan ve Star Trek evrenindeki Borglara benzettiğim Alman “Lord of The Lost” tan `Blood & Glitter”. Ben gönlümdeki kazanan konusunda bu iki grup arasında çok gidip geldikten sonra müzikal yapı ve zenginlik anlamında tercihimi Voyager’dan yana kullandım.

Ancak belli olmaz: Eurovision görsel boyutu önemli ve halk oylamasına dayanan bir yarışma olduğu için “Lord of The Lost” un galip geldiğini de görebiliriz kanımca. Eurovison’da son 15-20 yıldır esmekte olan rock metal rüzgarları benim hoşuma gidiyor doğrusu. Neden derseniz hep aynı hissi uyandıran ve aynı tonlarda gezen, benzer verse-chorus yapısına sahip pop parçaları kabak tadı verdi diye olabilir kanımca. İnsanlar artık farklı şeyler duymak istiyor: müzikal anlamda farklı, özgün ve doyurucu işlerin adresi de rock metal dünyasında.

Bu arada ülkemiz katılabilseydi eğer yarışmaya, benim favorim Türkiye’yi ve Türk kadınını hakkıyla temsil edeceğini, sahne şovu, kostümü ve müziğiyle bizim topraklarımızda hard rock’ın iyisinin nasıl çatır çatır yapıldığını dünyaya gösterebilecek olması bakımından başarılı glam metal grubumuz The Madcap’ten “Soundcheck” parçası olurdu. The Madcap’e de gönüllerdeki Eurovision temsilcimiz olarak bu yazıda yer vermek istedim.

(Gönlümün Türkiye temsilcisi glam metal grubu The Madcap)

Acıklı not: İsveçli yüce prog metal grubu Pain Of Salvation (POS) “Road Salt” parçasıyla 2010 yılında kendi ülkesindeki Eurovision seçmelerine katılıp finale kalamamış. “Road Salt” un kendi içinde çok nefis ancak Eurovision ruhu ve şarkı formatına hiç de uygun olmaması buna sebep olmuş olabilir. Eurovision’a  katılıp katılmaması bizi bağlamaz; POS’a sevgimiz azalmaz; onların müziğini sadık takipçileri her zaman beğeniyle dinler.

Evet, 13 Mayıs’ta bakalım Eurovision Şarkı Yarışması’nda büyük ödülü hangi grup evine götürecek?

Gelecek yıl ülkemizin Eurovision’a eskiden olduğu gibi yine katılması dileğiyle, müzikle kalın,

©2023@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”