Uzun yıllardan beri dost meclislerinde konuşulan bir konudur “Türk Metal Müzik tarzı var mı? Ve Ülkemizde neden Metal Müzik Piyasası oluşmuyor?” Benimde yıllardır kafama takılan bir soruydu bu. 90’ların başından beri Metal Müzik dinleyicisi olarak ülkemde bu konuda bir zayıflık olduğunu her zaman gördüm. Yanı başımızda ki Yunanistan da bir Metal Müzik Piyasası oluşmuşken kendi ülkemde neden oluşamıyordu acaba? Oysa ki konserler yeterince doluydu. Bursa örneğin, çok eskiden bir Rockcity di. Ankara ve İstanbul’da rock mekanları dolup taşarken bu camia neden bir Avrupa ülkesinin seviyesine gelemedi?
Bu nedenle ülkemizin güzide Metal Müzik Müzisyenlerine bu soruyu yönelttim. Sağolsunlar onlarda içten cevap verdiler. Onların yorumlarını hiç bir şey katmadan size direkt olarak iletmek istiyorum ve bu konuda kararı size bırakıyorum. / Zafer Ayaz- Metal Oda
Posts
16 Nisan 2025 tarihinde Behemoth, “The Unholy Trinity” turnesi kapsamında Almanya’nın Wiesbaden şehrinde nefes kesici bir konser verdi. Bu konseri unutulmaz kılan en önemli özelliği ise, Behemoth’un özel konukları olarak sahne alan Rotting Christ ve Satyricon’un katılımları oldu. Yaklaşık dört saat süren bu konser boyunca, her grup kendilerinden bekleneceği şekilde muhteşem birer performans sundu.
Black metal dünyasının en uçuk isimlerinden biri olan Varg Vikernes, gelmiş geçmiş en ilginç ve ucube müzisyenlerden biri olabilir. Varg Vikernes denince akla gelen ilk şey elbette Burzum’dur. 1990’larda tek başına başladığı ve hala devam ettirdiği Burzum projesi, metal müziğin en tuhaf ve sıradışı projelerinden biri olmayı sürdürüyor. Varg ne kadar garip bir karakter olsa da müziğine laf edilemez. Sıfır teorik bilgi ve sınırlı kaynaklarla başardığı şey, devasa bütçelere sahip büyük müzisyenlerin bile ulaşamadığı bir başarı.
Yerde ayaklarımı uzatmış, sırtımı kanepenin ayaklarına yaslamış oturuyorum. Sağımda içi ağzına kadar dolu küllük, kenarından sarkan, sönmeye yüz tutmuş bir sigara. Solumda neredeyse bitmiş büyük bir şişe rakı (Bardak yok..) Önümdeki “Tv” ekranında “Loop”a alınmış, sürekli dönen “Lethargic Dialogue” klibi. Bir rakıya, bir sigaraya, arada bir de ekrana bakıyorum. Videonun başında elde dönen çakmak gibi başım dönüyor. Depresif düşünceler, bitik bir karaciğer, antidepresanlar, anksiyeteler, ilaçlar, mahvolmuş bir hayat, “Psychonaut 4”… 2015’te keşfettiğim “P4” (böyle deyince aklıma bir “DSBM” grubundan ziyade evdeki “Play Station 4 Pro” geliyor ama kısaltma işte.) “Youtube”da gördüğüm günden beri dinlemeye asla ara vermediğim bir “DSBM” grubu. “P4” Yukarıda anlattığım hikaye ve binlercesi gibi bir çok zor anımda bana arkadaşlık etti. Konsere geçmeden önce nedir bu “DSBM” sadece biraz sert müzikle harmanlanmış, üzgün ergen intihar girişimlerimi, yoksa fazlası mı? Biraz bunlara bakalım.
Metal gruplarının sahnede siyah rengi tercih etmesi ve metalcilerin de siyah giymesi üzerinde hiç düşündünüz mü? Hayır mı? O zaman birlikte “siyah” bir yolculuğa çıkalım.
Evet gençler, genç kalanlar, Metalciler ve duygusallar. Hepinize güzel bir Ekim gününden tekrardan merhaba. “Güzel Ekim günü” sözü az sonra anlatmaya çalışacağımız grubun ismiyle biraz tezat kabul ediyorum. Fakat uzun zamandır dinlemekte olduğum “Harakiri For The Sky” grubunun ülkemize tekrardan gelecek olması haberini aldığım günden beri “Harakiri” çabalarına ara verip “Kamikaze” gibi konser alanına dalmayı bekliyordum. Nihayet konser günü geldi (Beşiktaş IF yolları taştan…) ve beni tekrardan aldı bir heyecan.
Aynı gün içinde 4 mevsimi birden yaşadığımız, birbirinden güzel 9 grubun aynı sahneyi paylaştığı bir festival : Bosphorus Metal Fest!
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ve gelenekselleşmeye doğru giden Bosphorus Metal Fest, 21 Eylül 2024 tarihinde İstanbul Küçükçiftlik Park sahnesinde yeniden sevenleriyle buluştu.
Evet, Eylül ayı konserleri bütün hızıyla devam ediyor. Bu hızlı maraton arasında geçen haftalarda katıldığım ve 40. Senesini deviren “Black Metal”in sansasyonel grubu efsanevi “Mayhem”den bahsetmesek olmaz. Eski, yeni ve hatta “Ölü” grup elemanlarıyla birlikte kalabalık bir şekilde tekrardan ülkemizde ağırladığımız “Mayhem” grubu 40. Yıl turneleri kapsamında bize unutulmaz anılar bıraktılar.
Akdeniz bölgesi nedense metal müzik açısından Avrupa’nın geri kalanından daha kısır bir coğrafya. Yunanistan bu konunun dışında kalıyor tabii ki. Portekiz, İspanya, İtalya ve biz ne yazık ki metal diyarının kırsal topraklarıyız. Bugün sizlere tanıtmak istediğim grup müzikal anlamda beni cezbetmiş bir İspanyol grubu.
First of all, let me warn you that this article is written purely for entertainment purposes, it is very subjective and not everyone may agree. Now let’s get to the subject: Metal Music is one of the most philosophical music genres in my opinion. Each sub-genre has its own philosophy. The things the sub-genres want to tell, the lyrics, the spirit of the music allow us to look at life from a completely different perspective.
In this article, we will first match some metal music sub-genres with philosophical thoughts, then we will guess the possible favourite songs of some philosophers.
Have a pleasant reading.