Sonunda yaz bitti, soğuk havalar geri geldi! Yani kamuflaj şortlar dolaba kaldırıldı, siyah kot ve deri ceketler piyasaya çıktı. Bu soğuk havaların belki de ilk gününde, gecesinde yine başka bir efsane isim için Küçükçiftlik Park’a doğru harekete geçiyoruz. Bahsedeceğimiz efsaneyi 2010 “Sonisphere” festivalinden beri görmüyordum, kendileri de bizi görmüyordu ve bu konuya konser içinde de değineceklerdi. Alman “Heavy Metal” üstadı “Accept” bir kez daha İstanbul’u yıkmaya geliyordu!
“Accept” deyince aklımıza ilk gelenler; “Ball’s To The Wall” , artık grupta olmasa da efsanevi vokal, “Frontman” Udo Dirkschneider (“Sonisphere” de bile çoktan gruptan ayrılmıştı.), onun yerine 2009 da gelen Mark Tornillo, gitarda paragon level 20k Wolf Hoffmann, “Metal Heart”lar, “Fast As A Shark”lar “Teutonic Terror”lar, canavar gibi yeni albümleri “Humanoid”den şarkılar dinleyecek olmak, bunlar zaten başlı başına heyecan faktörlerimizi oluşturuyordu ama bir şey daha vardı. Yıllardır eski “Dorock”tan beri takip ettiğim, Cuma gecelerini dört gözle beklediğim, karakteristik ve özel sesiyle bizleri her hafta “Heavy Metal” cennetlerine götüren Mehmet Kaya ve “Saints ‘N’ Sinners” grubu da “ACCEPT” öncesi bu efsanevi konserin özel konukları olarak sahnede olacaktı. Geceye DJ performansıyla Adil Akbay’ın alanı alevlendirmesiyle başlayacaktık. Dolayısıyla program çok yoğun, neredeyse mini festival kıvamında bir şey yaşayacağız. Sabahtan beri akşam olmasını zar zor bekleyebiliyorum, heyecan dorukta, bir an evvel alana koşturmak lazım. 17.00’a kadar sabredebiliyorum ve “KÇP”ye doğru rotamı çiziyorum.
(Adil Akbay DJ setinin başında)
KONSERE DOĞRU
Kapı açılış saati olan 18.00’e doğru “KÇP” önündeyim. Burada beni içeriye giriş kuyruğu karşılıyor. Hatırı sayılır bir kalabalık ve sıra var. Bu bölümü yaklaşık yirmi dakikada aştıktan sonra içerideyim. Bu sefer dışarıda hiç oyalanmadan direkt alana girme, muhabbet ve sohbeti konser içine almayı tercih ettim. “Merch” standı her zamanki gibi Hammer Müzik kalitesiyle çok iyi. “Accept”in yeni albümü “Humanoid” tişört baskısı çok iyi olmuş, ayrıca “Saints ‘N’ Sinners”ın da üzerinde “Rise Of The Alchemist” albüm kapağının olduğu çok iyi bir tişörtleri vardı. Bu “Artwork” aynı zamanda “Accept” sahneye çıkana kadar olan sürede “KÇP” sahnesini doldurdu. Alanda oyalanmaya devam ediyoruz, uzun zamandır görülmeyen dostlarla nice buluşmalar yaşanıyor, ilk biralar bu bölümde içiliyor, konser ve metal müzik hakkında konuşmalar yapılıyor. “Bosphorus Metal Fest”ten beri yaklaşık 1 ay geride kalmış. Oradaki festival enerjisinin bir benzeriyle ruhumuzu şenlendiriyoruz. Vakit çok hızlı geçiyor, Adil Akbay sahnede işinin başına geçiyor, dükkanı açıyor, veriyor gazı. Bu noktadan sonra girdiğimiz zaman makinası içerisinde vakit daha da hızlı akmaya başlıyor. Adil baba bize metal müzik alemlerinde kaptanlık ediyor, “Saints’N’Sinners” adası molalı “Accept” yolculuğumuzda pusulamız oluyor. Dakikalar ilerledikçe yavaştan kara gözüküyor, ayakları yere son derece sağlam basan, gerçekten tam manasıyla “Headliner” kumaşı olan bir grup bizi sahnede karşılıyor.
SAINTS’N’SINNERS AÇILIŞI YAPIYOR
Bilenler bilir, hatırlayanlar hatırlar. 2010’lu yıllarda eski “Dorock”ta cuma geceleri “Electric Circus” fırtınası yaşanırdı. “Sound”ları, enerjileri ve tam bir “Heavy Metal” solisti, “Frontman”i vokali “Taksim Raid Siren” Mehmet Kaya ile “Electric Circus” grubu farkını ortaya koyardı. Yıllar sonra 17 Ekim günü “KÇP” ana sahneye “Saints’N’Sinners” elemanları çıkıp rüzgar gibi esmeye başladıkları sırada sahne arkasından önce tanıdık bir çığlık sesi geldi sonra sesin kendisi, sahneye zıplayarak çıktıktan sonra şekle büründü. Mehmet Kaya, “Saints’N’Sinners” ile sahnedeydi! Sahnede bir hareket, bir enerji patlaması, gitarlar koşturuyor, davullar durmuyor, Mehmet bir orada bir burada derken “Bruce Dickinson” konseri geride kalmadı mı yahu oluyorum. Herhalde Adil abinin zaman tünelinden çıkamadım ve belki de bir “Iron Maiden” konserine ışınlandım. Şaka bir yana hanımlar beyler “Saints’N’Sinners” sahne süreleri boyunca o kadar iyi çaldı, o kadar profesyonel bir şovla karşımıza çıktı ki, Mehmet enerjisini o kadar iyi değerlendirip seyirciyle iletişimini üst seviyelere taşıdı ki artık kolaylıkla söyleyebilirim bir “Rock Star”ımız ve üst düzey bir “Heavy Metal” grubumuz var. Aslına bakarsanız uzun zamandır varlar fakat kendilerinin dediği gibi çok sık konser vermiyorlar, bu durumun ilerleyen süreçte tam tersine döneceğini söylüyorlar. Yurt dışında önemli grupların altında çalıp festivallerde bizi temsil etmeye başladılar, gelecekte ülkemiz de yine çok önemli konserlere imza atacaklarını adım gibi biliyorum. Etrafta bu konserde olduğu gibi daha çok hoplayıp zıplayan, kendinden geçen, “Saints’N’Sinners” şarkıları söyleyen seyirciler göreceksiniz.
(Mehmet Kaya – Saints N Sinners)
“Saints N Sinners” sahne süreleri boyunca bizlere kariyerlerinden güzel seçkiler sundu. “As Above So Below” “Dreamer” şahsen çok başarılı bulduğum eserleri “Ivory Tower” ve tabi ki “Saints’N’Sinners” şarkılarıyla çok başarılı bir konsere ve setliste imza attılar. Konserleri boyunca tek tek bütün enstrümanlardan çok iyi ses aldık. Ara sıra tok davul “Sound”u ve bu kadar çok gitar olması bass gitarları boğsa da genel olarak “Accept” ve “Saints’N’Sinners” konserleri ses açısından son derece problemsiz, “Audiophile”lere uygun olabilecek şekilde geçti. “Saints’N’Sinners” daha önce de belirttiğim gibi seyirci iletişimi konusunda doğal yetenekli bir grup. Hayatınıza ilk defa konserlerine gidip onları dinliyor olsanız bile kolaylıkla şarkılarına eşlik edebileceğiniz nakaratları ve kuvvetli pasajları var. Bu sayede herhangi bir “Saints’N’Sinners” konserinin sizi içerisine almaması, eğlenceli geçmemesi, kendinizi grubun sounduna ve Mehmet’in enerjisine kaptırmamanız elde değil. Bu açılardan gruba ben kendi adıma 10 üzerinden 11 puan veriyorum. (+1 Puan Mehmet’in o akşam hasta olmasına ve o hasta haliyle bize böylesine harika bir performans sunabilmesine.) Grup sahneye çıktığı andan itibaren yoğun bir kalabalık konserlerine eşlik etti, yer yer çok güzel görüntüler oluştu. Özellikle “Ivory Tower” ve “Saints’N’Sinners” şarkılarına iyi bir seyirci katılımı oldu. Müziğin çok hareketli, yer yer duygusal çığlıklı, hemen herkesin kendisine göre bir şeyler bulup çıkarabilmesi seyirci katılımının bana göre en önemli sebeplerinden sadece bazıları.
Kaybetmiş oldukları eski davulcuları Doğan’ı konserde yad etmeyi de unutmadılar, “Saints N Sinners”ın sonsuza kadar üyesi olarak kalacak güzel insan ruhun şad olsun! Grup sahneden indikten sonra seyircinin arasında kulak misafiri olduğum bütün dedikodular “Saints’N’ Sinners” hakkında çok olumlu yöndeydi, herkes gruptan memnun kalmıştı, hak ettikleri çok daha iyi yerlere geleceklerdi. Bu hissiyatlar eşliğinde, son derece keyifli bir şekilde gecenin esas olayını beklemeye başladık. Beklemekten ziyade hazırlık sürecine girdik diyelim. Biralar tazelendi, “Spot”lar ve nefesler tutuldu, açma germe hareketleri yapıldı. Zemin iyi, hava şartları müsait, sahne arkasından gelecek olan şeye hazırız. “Saints N Sinners” brandası kaldırıldı, “Humanoid” albümünün “Artwork”ü sahne arkasındaki yerini aldı ve kısa süre sonra sahneye bir şey düştü!
ACCEPT SAHNEDE!
“Saints’N’Sinners” fırtınasını atlatamamışken kasırgaya yakalanıyoruz. “Aceept” grubu bütün haşmetiyle yeni albümleri “Humanoid”in ilk çıkan singlelarından “The Reckoning” ile açılışı yapıyor. Ben bu konserde özellikle ses ekibine teşekkürlerimi sunmak istiyorum, “Saints’N’ Sinners” ile başlayan ses kalitesi “Aceept”te doruğa çıkıyor ve konser süresi boyunca asla fire vermeden devam ediyor. Açık havada, bu kadar yoğun gitarlı gruplar arasında davul, bass ve vokal korunumu gerçekten etkileyici şeylerdi. Grupların performansı tabii ki es geçilecek cinsten değildi. Yine yeni albüm ile aynı ismi taşıyan “Humanoid” şarkısıyla devam ediyoruz. “Accept” belli ki çok özlenmiş ülkemizde. Konser alanının bunu kanıtlar nitelikte neredeyse sold out olan yoğunluğu yanı sıra seyircinin grubun sahneye ilk çıktığı andan beri yeni albümden parçalar çalıyor olmalarına rağmen bu derece içten eşlik etmesi gerçekten güzel görüntüler oluşturuyordu.
(Accept konserinden – Küçükçiftlik Park İstanbul)
“Restless And Wild” sonrası kendimizi 80’ler Londrasında buluyoruz çok sevdiğim ve dinlerken bir başka eğlendiğim “London Leatherboys” parçası “Accept” tarafından çalınıyor, Mark Tornillo tarafından söyleniyor. Gönül ister “Accept” ve Udo bir arada olsun ayrı ayrı konser vermek zorunda kalmasınlar vs. (Nisan ayında Udo tekrardan ülkemizde olacak.) 2013 yılında “Metal All Stars” etkinliği kapsamında tanışma fırsatı bulduğum Udo Dirkschneider (Çok şeker heriftir.) özel bir adam, kuvvetli bir ses, yeri dolmayacak bir adam evet ama bu sebeplerle bile olsa ayrılıklarından sonra “Accept”in vokal görevini üstlenen Mark Tornillo’ya olumsuz yorumlar yapmak bana kalırsa büyük haksızlığa girer. Birçok grup, birçok olay için yapılan bu yorumları haksız, yersiz bulurum. Artık o x grup ya da olay, oyun, film, tiyatro, dümen eski efsanevi ismi, bölümü olmadan devam edecek ve artık bu ikisini birbirinden ayırıp, ayrı ayrı kendi yeteneklerine, yetilerine göre değerlendirmek bizim sorumluluğumuzda diye düşünürüm.
Mark Tornillo birçok sebeple benim için efsane isimler arasında yer alıyor. 17 Ekim akşamı bizlerle olan sıcak, samimi ilişkisi bu hislerimi mühürlemiştir. Vokal ve bir müzisyen olarak yeterliliği kısmına girmeye çalışmak zaten şaka gibi bir durum olur sanırım. “Straight Up Jack” “Midnight Mover” ve “Dying Breed” ile “Accept” resitalimiz tüm hızıyla devam ediyor. Konserin ortasında hafifçe çiseleyen yağmur bir ara “Eyvah” dedirtse de çok tatlı bir sis perdesi görüntüsü oluşturmanın dışına geçmiyor ve rahat bir nefes alıp keyifle konseri izlemeye devam ediyoruz. “Zombie Apocalypse” “The Abyss” “Breaker” artık tamamen “Accept” akışı içerisindeyiz. Grup bize eski ve yeni, dönemlerinden seçkiler sunmaya devam ediyor. Bütün “Accept” üyeleri ve özellikle Mark Tornillo bize klasik “Accept” dönemlerini ve yeni nesil soundlarını olabilecek en iyi şekilde yaşatmaya/yansıtmaya devam ediyor. Gitarlar “Saints’N’Sinners”da olduğu gibi sürekli bir hareket halinde seyircinin takip mekanizmasını kırıyor. Davulcu Christopher Williams benim göremediğim bir aralıkta hiç ellerinden bagetlerini kaçırdı mı bilmiyorum ama eğer bu konserde o bagetler kaçmadıysa daha da kaçmaz. Konser başından sonuna kadar bagetler bu vahşi, güler yüzlü adamın elinde fır dönüyor.
“Southside of Hell” “Demon’s Night / Starlight / Losers and Winners / Flash Rockin’ Man” “Shadow Soldiers” ile gitar Solo cennetlerinde yüzüyoruz, Riff Orgy’ler de aklımızı kaybediyoruz öyle ki sahneden Mark Tornillo’nun “This Is Riff Orgy” demesi gereksiz bile kaçıyor. Yazının başında bahsettiğim gibi “Accept” ülkemize son olarak 2010 Sonispehere kapsamında gelmişti ve “Manowar”dan sonra sahne almıştı. (Joey De Maio’nun efsanevi konuşması sonrası “Accept” konseri o zaman benim açımdan biraz sönük geçmişti diyebilirim.) Geçtiğimiz gece Mark Tornillo’nun bize tekrar anımsattığı gibi o zamanki konser İnönü Stadı’nda (Mark’ın betimlemesiyle sokağın karşısında) gerçekleşmişti ve aradan çok uzun zaman geçmişti. “Accept” şu an buradaydı ve umarım bundan sonra bir 14 sene daha beklemek zorunda kalmayacaktık.
FAST AS A SHARK, METAL HEART VE BEETHOVEN
Heyecan, hezeyan ve eğlenceyle karışık bir modda “Fast As A Shark” şarkısını dinlemeye geçiyoruz. Bu şarkı sahne önünden atılmış olan bir “Köpekbalığı” peluşu ile daha da interaktif bir hal alıyor. Köpekbalığı şarkı boyunca sahne önünden, orta bölümlere, arkalardan tekrar sahne önüne doğru geri geliyor ve gerçekten çok eğlenceli bir manzara sunuyor. Bu eğlenceli atmosfer az sonra bitiyor ya da yeniden başlıyor mu demeliyim siz karar verin. Okullarımızın en azından bir bölümünde teneffüs zili olarak çalan sesleri kafamın içinde tekrar duymaya başlıyorum. Beethoven bugün yaşasaydı eğer “Accept”te çalıyor olurdu evet! Ludwig Van Beethoven’ın “Für Elise” adlı kompozisyonu 1985 yılından beri tıpkı bu gece olduğu gibi metal müzikte “Accept” sayesinde hayat buluyor ama ne hayat bulmak! Sahneden “Metal Heart” sesleri yükseliyor! Kendimizden geçiyoruz!
“Metal Heart” şarkısını canlı dinlemek artık bambaşka bir deneyim oluyor ve bu konser için deneyimlerin sonu da olmuyor. Bu gitar solonun periyodik olarak şehir hoparlörlerinden arada bir çalınması lazım toplum sağlığı açısından (en azından toplumun bir kısmı açısından) çok faydalı olur. Bu yaşanan inanılmaz anlar sonrası çok sevdiğim başka bir “Accept” parçası olan “Teutonic Terror” ile devam ediyoruz. Bu isim zannediyorum “Accept” grubundan bahsedeceğimiz zaman kullanmamız gereken en kısa tanımlama olabilir. “Pandemic” şarkısı sonrası “Accept” sahneye kısa süreliğine veda ediyor, tabii herkes alkış kıyamet, “Accept” sesleri, ortam şahane, gece genç, “Accept” daha da genç! Beklenen şarkı, orada olan hepimizin diline pelesenk olmuş eser, belki sadece konser içinde değil konserin dışında bekleyen taksicilerin, köftecilerin, “Swiss Otel” “Hilton” ve “Ritz” müşterilerinin bile bildiği, bilmese bile eşlik edebileceği şarkı ile “Accept” grubu yeniden sahnede! “Ball’s To The Wall”! Artık nasıl bir enerji patlaması yaşandıysa, neler olduysa… “Balls To The Wall” dan sonra çalınacak olan ve “Accept”in bu gecelik son performansını oluşturacak “I’m A Rebel” şarkısına gereken ehemmiyeti gösteremiyorum. Hakikaten Metal müzik evrenine adını altın harflerle kazımış olan bir eser “Balls To The Wall” burada yaşanmış olan seyirci reaksiyonu ve grubun performansı belki “Metal Heart”tan bile daha iyi geçmiş olabilir. Ne diyeyim klasiklerin modası asla geçmez, iyi ki varsın “Accept”!
(Accept ve SS hayranları Küçükçiftlik Park’ı doldurdu)
“I’m A Rebel” şarkısı sonrası “Accept” grubu sahneden iniyor. Mark Turnillo bizi Allah’a emanet ediyor ve “KÇP” sahnesinden ayrılıyor. “Heavy Metal” dolu gece bizi konser çıkışı kaldırımlarda yürürken “Balls To The Wall” mırıldanmalarına sürüklüyor, bu kültürle büyüdüğümüz için kendimizi şanslı saymamıza vesile oluyor. Bu tarz büyük grupların konserlerine katılmak gerçekten farklı hissettiriyor. Gruplar ve onlarla biz de yaş aldığımız için artık yavaştan nostaljik bir etken de oluşturuyor, geçmiş günlerin güzel enerjisiyle doluyoruz. Elimizde 16 yaş birası, yüzümüzde gülümseme… Tekrardan “Accept” grubu ile buluştuğum için çok mutlu oluyorum. Bu harika geceyi bize yaşatan, emeği geçen herkese, özellikle benden desteğini esirgemeyen Metal Oda’ya çok teşekkür ediyorum. Nice nice güzel konserlerde siz değerli Metalci kardeşlerimle buluşmayı dört gözle bekliyorum. İyi ki varsınız, iyi ki varız! Görüşmek üzere gençler, sağlıcakla kalın!
©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”