Dünyanın uzak ucu Yeni Zelanda, çoğumuzun hafızasında harika doğası ve Yüzüklerin Efendisi serisi ile özdeşleşmiştir. Ama size bu ülke denildiğinde aklınıza gelecek yıldızı çok parlak bir gruptan olan ALIEN WEAPONRY grubundan bahsetmek istiyorum.
Grubun temelleri 2010 yılında Henry ve Lewis de Jong kardeşler tarafından Yeni Zelanda North Island’ın en büyük şehri olan Auckland’da atılır. Grup kurulurken davulcu abi 10 gitarist kardeşi Lewis ise 8 yaşındadır. Küçük yaşlarına rağmen enstrümanlarına hakimdirler ve ailelerinden büyük destek görmektedirler. İki kardeş klasik şekilde garajlarında takılırlarken 2012 yılında hayatlarına ilk basçıları Ethan’ın gruba girmesi ile işler ciddileşmeye başlar. Artık üç kişilik bir grup olmuşlardır ve küçük kardeş Lewis vokalleri de üstlenmiştir. Kardeşlerin en büyük özellikleri ise Yeni Zelanda’nın yerli halkı olan Maori kökenli olmalarıdır. Bundan dolayı köklerine bağlı bir müzik anlayışı benimseyerek türdeşlerinden hemen ayrılırlar. Şarkı sözlerinin büyük bir çoğunluğunun Maori dilinde olması ve halklarının efsanelerini anlatmaları da onları bir şekilde epik metal klasmanına sokmaktadır ama genel anlamda baktığımızda grubu thrash ve nu metal kategorilerine yakın olduğunu söyleyebiliriz.
Grup adını ünlü bir bilim kurgu filmi olan District 9 ‘da ki Uzaylı Silahları ibaresinden almaktadır. 2015 yılında grup ismini ülkesinde duyurmaya başlar. Ünlü bir radyo kanalının düzenlediği Smokefreerockquest müzik yarışmasında önce ikinci, ertesi sene de birinci olurlar. Grubun bu başarıları sonucunda yurttaşları olan nu metal grubu Devilskin ile ülkelerini turlarlar. 2014 yılında ki bu “We Rise” turu grubu ülke genelinde kült bir yere çıkartır. Yeni Zelanda ‘da metal müzik dinleyicisinin az olmasına karşın özgün tarzları sonucu diğer müzik platformlarında ve radyolarda da kendilerine yer bulurlar. 2015 te çıkardıkları Rū Ana Te Whenua parçası oldukça ses getirir. Bu parça ile sert soundları ve vokalleri tamamen oturmuş bir grupturlar artık. İçlerinde barındırdıkları akılda kalıcı ritim duygusu ve Maori vokalleri grubun kişiliğini ön plana çıkarmıştır. Küçük yaşlarına rağmen oluşturdukları bu sentez uluslararası plak şirketlerinin de dikkatini çekmiştir.
(Yeni Zelanda doğasında Gandalf-Lord of The Rings)
2016 yılına gelindiğinde Metal Hammer gibi dergilerde grup hakkında yazılar çıkmaktadır. Aynı yıl Urutaa ve Raupatu adlı iki tekli çıkartırlar. Müzikal anlamda ilerleme kaydederlerken ailelerinin onları desteklediğini daha önce değinmiştim. Babaları Niel aynı zamanda bir ses mühendisidir ve konserlerinin bir çoğunda ses teknisyenliğini babaları üstlenirken anneleri Jette de turne organizasyonları ile ilgilenmektedir. Bu da bize başarılı olma konusunda ailenin ne kadar önemli olduğunu göstermesi konusunda güzel bir örnek teşkil ediyor.
2018 yılına gelindiğinde grup artık Avrupa ve Amerika turnesine çıkmaya başlamıştır. Metalin Mekke’si olan Wacken festivalinde sahne alırlar. Wacken da yaptıkları Haka dansları ile seyirciyi gaza getirmeleri güçlü enerjileri ile birçok hayran kitlesine sahip olurlar. Ama kardeşler ülkelerine döndüklerinde bir yol ayrımına gitmeleri gerçeği ile karşılaşırlar. Tüm bu müzik işi ile uğraşırlarken hala lise son sınıf öğrencisidirler ve okulları onlara ya müzik ya okul diye rest çeker. Çünkü Avrupa ve Amerika turnesi altı aydan fazla sürmüştür ve okulları tamamen aksamıştır. Tabi ki bizim deli çocuklar müziği seçerler ve okullarını bırakırlar.
(Yeni Zelanda Haka Dansı)
Grup 2019 yılında on bölümlük “Alien Weaponry Shake Europe” belgeselini yayınlarlar. Belgesel Avrupa turunda grubun yaşadıklarını anlatmaktadır. 2020 yılına gelindiğinde grup basçıları Ethan ile yollarını ayırdıklarını yerine okul arkadaşları Tūranga Morgan-Edmonds ‘ı gruba dahil ettiklerini açıklarlar.
2021 yılına gelindiğinde grup artık Napalm Records ile çalışmaktadır ve Metal Hammer onları geleceğin metali diyerek kapak bile yapmıştır. Saygın İngiliz gazetesi The Guardian da onları haber yapar. Bu durumda gösteriyor ki ülkemizde pek rastlanmayan özgünlük dünya tarafından çok sevilmektedir. Laf açılmışken ülkemde elli yıldır oluşamayan özgün bir metal tarzının sıkıntısını birçok dinleyici ile beraber çekmekte olduğumuzu belirtmek isterim.
Grubun özellikle Sepultura ve Lamb of God gruplarına ayrı bir ilgisi bulunmaktadır. Hepimizi çok etkileyen Sepultura “Roots” albümünün onlara çok ilham verdiğinden bahsederler. Sonuç olarak Alien Weaponry trio yapısı ,riffleri ,güçlü soundu ve özgünlüğü ile harika işler yapan ve her metal dinleyicisinin mutlaka arşivine katması gereken bir grup.