Hava ayaz mı ayaz , ellerimiz ceplerimizde… Bir türkü tutturmuşuz “Thrash Till Deaaath”.
Ayaz dediğime de aldanmayın, Adana’da hava 17 derecelerde. Kemikleri ısıtmaya yemin etmiş güneş tepede. Fakat biz ısrarla kemikleri kırdırmak için otogarda Ankara otobüsünü beklemekteyiz, Ankara soğuğu da bizi beklemekte eminiz! Neyse ki yol arkadaşım eczacı. Ne bileyim, tylol hot falan getirmiştir yanında herhalde.

Thrash’e Doğru

O da benim gibi “Ankara soğuğu” anksiyetesini yaşamakta, lafı sürekli oraya getirmesinden anlıyorum, yadırgamıyorum. Bu iki thrash neferinin yüreği, soğuğa ne kadar dayanacak bilmiyorum, thrashin emrindeki adalete boyun eğerek adımımı peronda bizi bekleyen otobüse atıyorum.
Karlı dağları aşarak Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya geçiyorum. Sisli yollarda aklımda artık sadece setlist var, yalan söylemeyim bir de “acaba içlik mi giyseydim lan?” sorusu. Neyse, thrash ateşinin bizi evimizde hissettireceğinden eminim. Alman thrashi bu, boru mu?
Aşti’ye varıyoruz. İlk taksiye atlayıp hemen mekana damlıyoruz. Aralık ayında Sivas deplasmanına gitmiş Akdeniz kulübü futbolcuları gibiyiz, bu şartlarda 1 puan iyidir biliyoruz.

 

(Destruction Ankara konserinde thrash metal coşkusu – Foto cr: Cüneyt Özer)

6:45
Mekan 6:45. Daha önce de bir konser için geldiğim ve çok da keyif aldığımı anımsadığım bir mekan. Konser öncesi cafe bölümünde Ankaralı ve çeşitli şehirlerden gelen arkadaşlarla buluşup koyu bir sohbete dalıyoruz. Kim hangi grubun konserine gitti muhabbeti açılıyor, biz de gittiklerimizle el yükseltiyoruz, aklımız gidemediklerimizde kalıyor, üzülüyoruz. Neyse, sebebi ziyaretimiz belli efendim: DESTRUCTION. Son arpa sularını da içtikten sonra artık cephede yerimizi almak üzere konser alanına geçiyoruz.


Ve Destruction sahnede !
Organizasyon belirtildiği saatte başlıyor. Bu dışarıdan gelen kitle için çok önemli bir unsur. Çünkü bütün seyahat planı bunun üzerine kuruluyor. Yani konsere 1-0 önde başlıyoruz, 1 puan yeter derken artık 3 puandan çok eminiz.
Babalar sahnede iri cüsseler ve battle yeleklerle beliriyor, adeta ‘bir thrash grubu sahnede ancak bu kadar belirebilir’ dedirtiyor.
Destruction beklenildiği gibi “Curse of the gods” ile hızlı bir giriş yapıyor. Henüz ilk parçada kudurmaya başlıyor kitle. İlk parçanın sonunda, Black Tooth’tan Tuna Abi’nin crowdsurfingi omuzlarımda son buluyor. Konserin geri kalanını siz düşünün!
Schimmer öncülüğündeki Destruction, konsere tam saha pressle başlıyor, Thrash Attack‘lar seyirciye nefes aldırmıyor, yeni transferlerin uyumu göze çarpıyordu. Yani Destruction yine bildiğimiz gibiydi!

(Destruction, thrashseverleri hayal kırıklığına uğratmadı, setlisti dinleyicisini memnun etti).

Setlist
Setlist; o bildiğimiz, o istediğimiz Alman metali tadındaydı. Destruction saldırısı Antichrist, Total Desaster, Invicible Force ve daha nicesi ile ard arda devam ederken biz de yerimizde duramıyor, durmayı sahnedeki babalara bir ihanet kabul ediyorduk. İç sesimin biraz soluklanmam gerektiğini hatırlattığı anda Schimmer gözlerimin içine bakarak “Bestiaaaaaaallll İnvansiiiiiiooon” diyor, sıradaki parçayı ilan ediyordu. Neyse, soluklanma işi başka bahara kalmıştı…
2025’in ilk aylarında yayınlayacakları yeni albümlerinden No Kings No Masters’ı da canlı kanlı dinleme şerefine nail oluyorduk. Armageddonizer, Death Trap, Thrash Till Death, Thrash Attack gibi parçalarla devam eden konser maalesef son buluyor, kan-ter-boyun ağrılarımız ile bizi baş başa bırakıyordu. Damir, konser sonunda sahnede Adana Metal Ahalisi bayrağımızı açıyor, bu jest ile tüm yorgunluğumuzu alıyordu.
Konserin zamanında başlamış olması, merkezi konumu vs. vs. gibi şeyler mekanın olumlu yanları olarak bir kez daha hafızamızda yerini alıyor. Olumsuz yanları da yok değil. Girişte özel basım biletlerin alınması, arşiv hastası metalheadleri elbette üzüyor. Güvenliklerin, normal thrash konseri dışında bir taşkınlık olmadığı halde, eğlenenlere arada bir müdahale etmeye kalkışması da can sıkıyor. Mekanın dışına almaya çalıştıkları dostlarımızı elbette ki yedirmiyoruz; ya hep beraber ya hiç birimiz!

 

(Destruction Ankara konserinden – Foto cr: Cüneyt Özer)

Final
Bilet fiyatlarını da makul seviyede tutması, özlenen bir thrash gecesini bizlere yaşatması sebebiyle de Wytch Productions’a teşekkürü borç biliyoruz.
Konser çıkışı yüzler gülüyor, sigara-bira alanında dostlarla birer birer vedalaşılıyor. Destruction, thrashsel ısınmaya çanak tutup içimizi yakıyor, Ankara bizlere artık o kadar da soğuk gelmiyor. Kendimizi koltuklara atar atmaz gözlerin kapandığı otobüste, şoförün Adana otogarında ışıkları açmasıyla da bu macera sona eriyor. “Ulan çok iyiydi be” sözleriyle de tan yeri ağarırken evli evine köylü köyüne dağılıyor.
Thrash metal bize son 1 haftada toplamda 3.000 km yol yaptırmış oluyor. Ben bunları düşünürken bacaklardaki yorgunluk ağrısı vücuda doğru yayılıp da artık uyumam gerektiğini bana dikte ediyor. Bir kez daha emin oluyorum Metal Will Never Die… Özellikle de thrash!
Bir sonraki konserde görüşmek ümidiyle, sert kalın !

 

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”