1 Ekim Salı günü, 12 yıl aradan sonra yeniden Küçükçiftlik Park sahnesinde sevenleriyle buluşan İsveçli Melodik Death Metal grubu IN FLAMES ‘in  yaptıkları müzik türünün yaratıcısı oldukları konusu tartışmalı olmakla birlikte, metal müziğin geçmişini, bugününü ve geleceğini büyük bir başarı ile temsil ettiğine ve 90’ların başından bu yana çıkardıkları 18 albüm ile hala aktifliğini koruyarak aynı enerjiyle konserlerine devam ettiğine şahitlik ettik.

Her albümleri bir başka başarıya imza atan grup, geçmişten bu güne yaşadıkları değişimlere rağmen sevenleri ve dinleyicileri tarafından oldukça benimsenilmiş ve sahip çıkılmış. Konser akşamı (1 Ekim Salı), olumsuz hava koşullarının getirisiyle İDO’nun tek feribot seferi vardı. Bu sebeple ne yazık ki ön grupları kaçırmış olsam da kıl payı In Flames’e yetişebildim. Bu da bir yandan kendilerini daha büyük bir enerji ile dinlememe fırsat verdi.

(In Flames konserde. Photo: Oscar Dziedziela)

In Flames, seyirci kitlesi açısından, gördüğüm en farklı konserlerden biriydi. Bu, konser alanına ayak bastığım andan itibaren dikkatimi çeken bir unsur oldu. Bulunduğum pek çok konsere kıyasla, nispeten orta yaşlı, sakin ve bir o kadar kendi halinde bir kalabalık vardı. Kalabalık demişken; konser alanı, Küçükçiflik Park’ın seyirci kapasitesine bakıldığı zaman kalabalık bile sayılmazdı bence. Özellikle de Megadeth konserinde binlerce kişiyle dokuz saat kadar ayakta bekleyip, konser alanında nefes alacak alan dahi bulamadığım düşünülürse, bir yandan pek şikayetçi olmadığım, yine de sahnedeki gruplar açısından baktığımızda pek de hoş olmayan bir durum.

Yine de bunu, 2024 yılında gelen grupların sayıca çok olması sebebiyle pek çok insanın bilet satın alırken seçim yapmak zorunda kalması ve In Flames’in de hafta içi geç bir saatte sahneye çıkıyor olmasına bağlıyorum. Herkes ertesi sabah işe gidecek yahu, salı akşamı konser mi yapılır!

IN FLAMES SAHNEDE!

Saatler 22.00’ı geçtiğinde gözler sahneye kitlenmişti.

In Flames, bizleri çok bekletmeden sahnede yerini aldı ve “Cloud Connected” ile giriş yaparak burada olmadıkları 12 senenin acısını bu konserle çıkartacaklarını hissettirmiş oldu. 1995 yılından bu yana orijinal kadrodan geriye kalan ve grubun köklerini oluşturan Anders Fridén ve Björn Gelotte’nin sahne tavırları, gruptaki etkin kişiler olduklarınının altını çiziyordu. Lakin ben güncel üyeleri de bir o kadar yetenekli buluyorum: Chris Broderick gibi.

(In Flames İstanbul konserinden – Photo: Dani Wirklicht)

In Flames performans olarak beklentimin ne kadar üzerindeyse, dinleyici de bir o kadar altındaydı. Seyircisiyle konuşmayı çok seven Anders Fridén büyük bir sıklıkla seyirciye canlanmasını ve bundan 12 sene önceki performansı geri getirmek gerektiğini söyleyip durdu. Ancak kendileri ne kadar inkar etse de tam 12 sene beraberinde alınan yaşları da getiriyor. Dolayısıyla In Flames’in yıllar içerisinde yaşadığı müzikal evrimle birlikte hitap ettiği dinleyici kitlesinin de değişime uğradığını söylemek mümkün.

Örnek verecek olursak “Food for the Gods” sırasında muhtemelen 12 yıl öncesinde de konsere katılmış olan orta yaşlı kitle daha büyük coşkuyla eşlik ederken, “In the Dark” parçasında daha genç bir kesim üstlendi bu coşkuyu.  Ancak tabii ki aralarda diğer şarkılarla birlikte, özellikle de sıra “Only for the Weak”e geldiğinde yaş ve zaman fark etmeksizin bir bütünlük oluştu ve In Flames’e havadaki eller eşlik etti.

Grubun yer yer seyirci ile konuşmaları, hem kendileri ile daha yakın bir etkileşim içerisinde olmamızı hem de şarkı aralarında dinlenmemizi sağlıyordu. Bu konuşmalar arasında sakinliğimiz için azarımızı işitip, İstanbul’a olan sevgilerini ve burda olmaktan duydukları memnuniyeti de bol bol dinlemiş olduk. Aynı zamanda saygı, aşk ve birlikteliğin önemi üzerine kısa bir konuşma da dinledik. Sanırım  son günlerde gündemimizde olan dehşet ve şiddet haberleri düşünülünce, saygı, sevgi ve beraberliği hiç olmadığı kadar benimsememiz ve yaşatmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Ellerin havadan inmediği, yüzlerden gülümsemenin eksik olmadığı ve grubun beklentisini karşılamayan ufak mosh pitlerin ardından gecenin ilerleyen saatlerinde “My Sweet Shadow” ile yaptıkları kapanış ile bu güzel gecenin sonunu getirdi In Flames. Seyirci her ne kadar kendilerini birkaç şarkı daha için hazırlamış olsa da kendileri teşekkürlerini edip sahneden ayrıldı.

Ancak hepimiz duyduk, bir dahaki sefer konser vermek için bir 12 yıl daha bekletmeyeceklermiş.

Gelecek konserlere kadar, görüşmek üzere.

In Flames İstanbul Setlist:

Cloud Connected
The Quiet Place
Take This Life
Deliver Us
Paralyzed
In the Dark
Voices
Graveland
Food for the Gods
Coerced Coexistence
Trigger
All for Me
Meet Your Maker
Only for the Weak
State of Slow Decay
Alias
The Mirror’s Truth
I Am Above
My Sweet Shadow

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”