KISS, Hard Rock tarihinde tartışılagelmiş bir grup. Müziği, makyajı, ticarete merakının yanı sıra siyasi olarak sessiz kalması eleştirilebiliyor. Başkanlığının ikinci döneminde olan Donald Trump ise en tartışmalı Amerikan başkanları listesinin başında geliyor. Kimi söylem ve faaliyetleri ırkçı olarak nitelendirilebiliyor ve Amerikan toplumunda kutuplaşmanın başlıca sebebi olarak gösteriliyor. Amerikan kültürünün ve siyasetinin bu tartışmalı iki figürünün ödül etkinliğinde bir araya gelmesi KISS, Trump ve Amerikan siyaseti-kültürü bağlamında çeşitli yorumların yapılmasına neden olmakta. Kennedy Center Ödülleri kapsamında Trump KISS’i üstün başarı ve hizmet başlıklarında ödüle layık gördü. Center’dan KISS’e yönelik açıklamada KISS’in Amerikan tarihinde Altın Plak Ödülü alan en başarılı gruplar arasında yer aldığına ve dünya çapında 100 milyondan fazla albüm satıldığına dikkat çekildi. KISS’in orijinal, kurucu üyeleri Paul Stanley, Gene Simmons ve Peter Criss’in yanısıra Gloria Gaynor, Sylvester Stallone da ödül alan isimler arasında yer aldılar.

KISS, gerek Amerikan iç siyasetine gerekse dış siyasetine muhalefet etmeyen; diğer bir ifadeyle siyasi yorum yapmayan ve siyasetten uzak kalmayı tercih eden bir grup. Siyasi duruşunu açıkça sergilemeyi tercih etmiyor. Diğer yandan Trump’ın ikinci başkanlığına dair kampanya döneminde grubun kurucu üyelerinden vokalist/gitarist Stanley ve vokalist/bassist Simmons, yorum yapmaktan, kendi görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaktan ise çekinmemişti. Stanley ve Simmons, Trump’ı ve politikalarını eleştirmişti. Dolayısıyla 2025’in son aylarında Trump’ın kendilerini ödüle layık görmesine karşı çıkmamaları ve ödülü kabul etmeleri bazı kesimlerce şakınlıkla karşılandı ve KISS eleştiri oklarını bir kez daha üzerine çekti.

KISS, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile mücadelede öne çıkan yorumlarda da bulunur. Grubun bir diğer öne çıktığı alan veya kullandığı söylem ise çalışmak, emek sarf etmek. Özellikle Simmons, çalışkan olmaya, üretkenliğe, Amerika’daki fırsat eşitliğine vurguda bulunur. Öyle ki annesiyle İsrail’den ABD’ye göç etme sürecini ve hayat deneyimlerini; çalışmaya, üretmeye ve fırsatları kullanmaya odaklanarak anlatır. Annesinin çok çalıştığını her seferinde dile getiren Simmons, aynı tutumun kendisi için de geçerli olduğunu tekrarlar.

Ödüle aday gösterilmelerine dair yaptıkları açıklamalar ve ödül gecesi yaptıkları konuşmalar, Simmons ve Stanley’nin yine siyasetten uzak kaldığını gösteriyor. Amerikan toplumunun kutuplaştığı ve Trump’ın da bu durumda rolü olduğu mevcut dönemde iki isim, siyasi söylem kullanılmadı. Sanatla ilgili bir etkinliğin siyasetle fazlaca ilişkilendirilmesinin etkinliğin amacına gölge düşüreceğini kaydeden Stanley, Amerikan toplumunun geldiği siyasi durumu da eleştirdi. Geçmişte gerek ödüle aday gösterilenlerin gerekse ödülü alanların siyasi görüşlerinin, seçimlerde kime oy verdiğinin sorulmadığına dikkat çekti. Benzer yaklaşım Gene Simmons tarafından da sergilenerek Trump’a yönelik nispeten tarafsız bir tutum takındı. Başkanın hiçbir zaman sıkıcı olmadığını söyleyen Simmons, ödül gecesinde de Trump’ın eğlendirici bir faaliyette bulunacağını kaydetti. Simmons, ayrıca siyasi görüşünün kimseyi ilgilendirmediğini de ekledi. Trump taraftarı veya Trump karşıtı tüm kesimlerin Amerikan toplumunun bir parçasını teşkil ettiğini vurguladı.

Diğer yandan Trump’ın ikinci başkanlığına yönelik kampanya döneminde gerek Stanley gerekse de Simmons, Kennedy Center’daki tutumlarından farklı bir davranış sergilediler. Örneğin Trump, “tiksindirici, iğrenç” ve kendi çıkarını düşünen bir başkan olarak iki isim tarafından nitelendirildi. Stanley ve Simmons’ın Trump’a yönelik eleştirilerinden birtakım örnekler verilebilir. 2020 Amerikan başkanlık seçiminini ancak oyların çalınması ile kaybedeceğini iddia eden Trump’ı eleştiren Stanley, X’te yaptığı paylaşımında bir başkan adayının böyle bir açıklama yapmasının iğrenç ve kışkırtıcı bir tutum olduğunu ifade etti. Söz konusu iddianın özgür, adil ve güvenli bir seçim için mücadele edenlere yönelik bir hakaret olduğuna dikkat çekti. Trump taraftarlarının Amerikan Kongresi’ne düzenledikleri 6 Ocak 2021de gerçekleşen baskın hakkında da paylaşımda bulundu. Söz konusu saldırıyı gerçekleştirenleri terörist olarak nitelendiren Stanley, olayın da bir silahlı ayaklanma olduğunu ifade etti. Olayların çıkmasında Trump’ın ve bazı Cumhuriyetçi senatörlerin kışkırtıcı söylemlerinin rolü olduğuna dikkat çekerek Amerikan toplumuna seslenerek   durumu utanç olarak nitelendirdi.

Gene Simmons ise 2016’da Rolling Stone dergisine verdiği röportajında Trump’ın siyasi sistem için en gerçekçi ve uygun isim olduğunu belirtti. Simmons’ın 2022’de yaptığı açıklamaları ise görüşlerinin değiştiğini gösteriyor. Trump ve kitlesini olumsuz ifadelerle nitelendiren Simmons, ülkedeki kutuplaşmada Trump’ın ve taraftarlarının rolü olduğunu belirtiyor. Söz konusu grubun Amerikan toplumunun en alt kesiminde yer alır iken Trump sayesinde zirveye çıktığını ifade ediyor. Trump’ı ne Demokrat ne de Cumhuriyetçi olarak değerlendiren Simmons, O’nun salt kendini düşündüğünü kaydederek Trump’ın değiştiğini ima ediyor.

(KISS ödül töreninde)

Trump’ın tartışmalı siyasetinden Kennedy Center da nasibini alıyor. Demokrat Parti’nin senatörleri Trump’ın Kennedy Center’ı yönetirken yolsuzluk yaptığını iddia ederek soruşturma başlattı. Kurumu kontrolü altına almaya çalışan Trump, Şubat 2025’te kendisini merkezin başkanı olarak atadı. Amerikan kültürünün değişmesi gerektiğine dair söylemleri kapsamında bu adımı okunabilir. Zaten Kennedy Center’ın “woke” olarak adlandırdığı gündemini değiştirmeyi amaçlıyor. Irkçılığa, cinsiyet ayrımcılığına ve iklim krizi gibi çeşitli sorunlara karşı duyarlı olarak tanımlanabilecek “woke” kültürüne karşı mücadele edeceğini söyleyen Trump, sanata da haliyle el attı. Kennedy Center, sahne sanatlarının önde gelen ve etkili isimlerine yaşam boyu başarı ödülü veriyor. Bu seneki ekinlikte ise ilk defa bir Amerikan başkanı adayların seçilmesinde ve ödüllerin verilmesinde bizzat rol alarak öne çıktı. Trump, Ağustos ayında bir ilki gerçekleştirerek adayları bizzat kendisi açıkladı. Kendini övmekten geri durmayan Trump, Kennedy Center’daki en büyük akşamın gerçekleştiğini  öne sürdü. Dolayısıyla Trump, etkinlikte öne çıkarak Amerikan kültürünü kendi görüşleri çerçevesinde şekillendirmeye çalışıyor. Trump törende kurumun adının Trump-Kennedy olarak değiştireceğini de söyledi. İlk döneminin aksine Kennedy Center ile bu kadar ilgili olmasının nedeni olarak “Amerikan karşıtı” olduğunu iddia ettiği kültürle mücadele olduğunu kaydetti.

Sonuç olarak, yakın zamanda vefat eden grubun kurucu üyelerinden Ace “Spaceman” Frehley’i gözlerin aradığı etkinlik, KISS’in ve Trump’ın siyasete ve kültüre dair tutumlarını bir kez daha hatırlattı. “Woke” kültüre meydan okuyacağını belirten Trump, Amerikan müzik dünyasının Taylor Swift gibi önde gelen isimleri ile de polemiğe girmekten çekinmiyor. Trump’ın Kennedy Center Onur Ödülü’nde KISS’i tercih etmesi ve grubun da ödülü kabul etmesi daha çok metalheadler kapsamında eleştirildi. Geçmişte Paul Stanley ve Gene Simmons tarafından eleştirilse de Trump, KISS’in elde ettiği başarıyı ödüllendirmeye layık buldu. Grup adaylıkları açıklandığında bu durumdan gurur duyduklarını belirtti. Paul Stanley, her şeyin mümkün olduğu ve çok çalışmanın karşılık bulduğu fikrinden oluşan Amerikan idealine kariyerlerinin başlangıcından bu yana bağlı kaldıklarını ifade etti. Kennedy Ödülleri’nin prestijinin farkında olduklarını; KISS gibi ikonik bir markayı yaratan tüm grup üyeleri ve KISS’in mirası adına bu ödülü kabul edeceklerini açıkladı. KISSin müzik, ticari alanlardaki başarısının bir kez daha tescilleyen ödül, aynı zamanda Amerikan kültürü ve siyaseti arasındaki ilişkiyi göstermesi açısından önemlidir.

©2025@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *