Bazı kadroları görünce ister istemez iki kere bakarsınız. Sign of the Wolf’un albüm tanıtımı karşıma çıktığında öylece kalakaldım. Tony Carey. Rainbow’un Rising albümünde o büyülü klavyeleri çalan adam. Vinnie Appice ya da. Dio ve Black Sabbath‘ın davul canavarı. Doug Aldrich ise hem Dio hem Whitesnake gitaristi. Ve Andrew Freeman… Last In Line’daki performansıyla kendini fazlasıyla ispatladı. Son yıllarda gelen en sağlam vokalistlerden biri. Bas gitarda ise Chuck Wright var; Quiet Riot’tan, House of Lords’tan tanıdığımız, uzun yıllardır bu işin mutfağında pişmiş bir isim.
Grubun tüm üyeleri bir şekilde Ronnie James Dio ile yolları kesişmiş müzisyenler. Ve bu albümde onun gölgesi çok net hissediliyor. Kötü bir şey değil. Keşke daha fazla isim bu gölgeden faydalansa.
Sign of the Wolf adını taşıyan bu ilk albüm, Escape Music etiketiyle 2025’in baharında yayımlandı. Albümün yapımcılığını Bruce Mee üstlenmiş, miksaj ve mastering ise Fredrik Folkare’a ait. Yapım kalitesi üst düzey. Netlik, dengeli tonlama, güçlü ama kulağı yormayan miksaj—hepsi yerli yerinde. Dinlerken müziğin içine girebiliyorsunuz. Özellikle de benim gibi 80’lerin heavy metal sound’unu özleyen biriyseniz.
Albüm, açılıştan itibaren hiçbir şüpheye yer bırakmıyor: Bu, klasik heavy metal. Ne daha fazla, ne daha az. Parçalar net, düzenlemeler abartısız, vokaller güçlü ama teatral değil. Gitar soloları, şarkıya hizmet eden cinsten. Sadece “hadi biraz solo patlatalım” diye yapılmamış. Tony Carey’nin klavyesi her parçada atmosferi derinleştiriyor. Öne çıkmak gibi bir derdi yok; Carey hâlâ parçasının bütünlüğüne sadık kalıyor. Appice’in davulu ise Sacred Heart ya da Holy Diver‘daki gibi.
Albümün şarkı yapıları çok tanıdık. Belki bu bazılarına göre eksi olabilir ama ben özlemişim. “Rage of Angels” adeta 80’lerin başında kaydedilmiş gibi. “Murder at Midnight” ise tempoyu yükseltiyor, albümün tam ortasında bir dinamizm katıyor. “Still Me” gibi parçalar duygusal değil ama daha içe dönük; Freeman burada tonunu değiştiriyor ve sesiyle karakter katıyor. “Rainbow’s End” isimli parçanın adı bile bir selam duruşu. İçinde fazla söz yok ama çok şey söylüyor.
(Andrew Freeman)
Freeman’ın vokali albümün kilidi. Çünkü bu tarzda vokal, şarkıyı taşımazsa her şey yıkılır. Freeman, Dio’nun direkt kopyası değil, ama onun tarzına, güç kontrolüne, dramatik olmayan ciddiyetine sahip. Bu albümde tam dozunda—abartmıyor, geri de kalmıyor. Albüm boyunca güçlü, temiz ve tavırlı bir performans sergiliyor.
Bazı anlar var ki, gerçekten içimden “bu sound’u ne kadar özlemişim” dedim. Dijital çağa ait ama ruhu analog olan bir albüm bu. Parlak değil, ama parlıyor. Göstermelik değil, gerçek. Duygusu samimi, müzikal yönü net.
(Klavyenin büyücüsü Tony Carey – Rainbow)
Eksik yön yok mu? Belki şarkı yapılarında biraz daha cesaretli olunabilirdi. Bazı parçalar birbirine yakın bir formülden çıkmış gibi. Bu durum albümün genel etkisini düşürmüyor.
Bu yazdıklarım kadar net bir şey söyleyebilirim: Bu albüm, son yıllarda çıkan en iyi klasik heavy metal albümlerinden biri.
“Sign of the Wolf” bir Dio tribute projesi değil.
Yine de heavy metal tarihinin en büyük vokalistini özleyenler ve sevenler için kaçırılmaması gereken bir fırsat.
Parça Listesi
1. The Last Unicorn
2. Arbeit Macht Frei
3. Still Me
4. Silent Killer
5. Rainbow’s End
6. Rage Of Angels
7. Murder At Midnight
8. Bouncing Betty
9. Sign Of The Wolf
Line-up
Andrew Freeman (v)
Doug Aldrich (lg)
Fredrik Folkare (lg, rg, b)
Steve Morris (g)
Vinny Appice (d)
Josh Devine (d)
Johan Kullberg (d)
Chuck Wright (b)
Marl Boals (b, bv)
Tony Carey (k)
Mark Mangold (or)
Steve Mann
©2025@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”