Posts

Evet müzik dolu bir yıl daha geride kaldı. Metal Oda için harika bir yıl olurken Instagram’da yaklaşık 25 bin takipçiye ulaştık.

2024’te öne çıkan röportajlarımız ise YouTube Metal Oda’ya konuk olan Profesör Brian Cox, Judas Priest Ian Hill, mezzo-soprano Marina Viotti, metal cellist Raphael Weinroth-Browne, Hayko Cepkin, Myrath, Septicflesh, gitar virtüozu Al Di Meola ve Jethro Tull efsanesi Ian Anderson oldular.

Read more

Türk doom-death metal sahnesinin öncüsü Illusions Play, 10 yıllık sessizliğini bozdu! Yeni Albüm “Empire Of Desolatıon” ve yeni Lyric Video yayınlandı.

Grubun ilk olarak 17 Kasım 2024 gecesi October Tide (İsveç) ile sahne aldığı İstanbul konserinde lansmanını yaptığı yeni albümleri Empire of Desolation, 13 Aralık Cuma günü tüm dijital platformlarda yerini aldı! Yeni albüm fiziksel formatta bandrollü Digipak CD olarak da yayınlandı.

Music, Lyrics: Illusions Play
Mix/Mastering by: Nikolas Quemtri
Video-Art Director, Producer, Designer: Damla Topçu

Peki, dinleyicileri karanlık ve yoğun bir müzikal yolculuğa davet eden bu albümü özel kılan nedir?

Empire of Desolation, sadece Illusions Play’in klasik atmosferik doom, melodik death ve yer yer black metal sentezini olması yanında daha sert ve agresif bir yaklaşımı da gözler önüne seriyor. Grubun yıllar süren birikimini, sözsel ve müzikal evrimini yansıtan albümde her bir parça, melankolinin, ruhsal güç ve öfkenin eşsiz bir karışımıyla dinleyicilerini bireysel yolculuklarımızın derinlerine davet ediyor.

Albümde yer alan parçalar:

Morning Dew
The Passage
Empire of Desolation
Last Hours
Under Shining Moon
Unformed Existence
The Spaceless
Under Shining Moon (Radio Edit)

Geçmişin Gölgeleri ve Bugünün Çığlıkları: Empire of Desolation ile zamanda bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Illusions Play Empire of Desolation ile geçmiş, bugün ve gelecek arasında bir köprü kurarken, karanlık ve derin müzikal dünyanın kapılarını ardına kadar açıyor. Agresifliğin ve melankolinin yön verdiği melodilerle Illusions Play, dinleyicilerini bir arınma ve keşif yolculuğuna çıkarıyor. Ülkemizde metal müzik adına güzel işler üreten gruplardan Illusions Play’e kulak vermenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

 

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”

“Heavy Metal müziğin peşinde Birmingham Günlükleri” yazı dizimiz devam ediyor:

 

“Astonlılar için Aston Villa’yı tutmak, Bağdat Caddeli olup Fenerbahçe’yi tutmak kadar doğal.” Güzin Paksoylu

Aston: Black Sabbath’ın doğduğu mahalle

Black Sabbath grubunun tüm üyeleri Birmingham’ın fakir sanayi işçisi mahallesi Aston’dan çıkma. Ozzy Osbourne, Tony Iommi, Bill Ward ve Geezer Butler’ın heavy metal müziğini yaratacakları mahallenin dokusu, albüm kapaklarından müziklerine kadar her şeye sinmiş. Black Sabbath’ı anlamanın yolu biraz da Aston’ı anlamaktan geçiyor.

Read more

METAL GRUPLARININ İLHAM KAYNAKLARI: EDEBİYATTAN ŞARKILARA

Metal gruplarının ilham aldığı pek çok şey var. Metal grupları, politik meselelerden, savaşlardan, tarihi olaylardan, felsefeden ve çeşitli inançlardan esinlenmekten çekinmiyor. Ancak, rock ve metal müzisyenlerinin belki de en çok ilham aldığı unsurlardan biri de şüphesiz edebiyattır. Bu içerikte, rock ve metal müzik şarkılarına ilham kaynağı olmuş bazı edebi eserlere göz atacağız. Muhtemelen bir kısmını tahmin ediyor ve biliyorsunuzdur, fakat içlerinde hiç duymadıklarınız da olacaktır.

Read more

Decoding Birmingham

Birmingham. The industrial and musical city of the United Kingdom, where the first fire of the Industrial Revolution burned, where the Watt Steam Engine was invented, where many fields of science such as physics, chemistry and biology flourished and where many genres of music emerged including heavy metal. It is a city to which I feel an unusual feeling of belonging, where I followed the footsteps of John Ronald Reuel Tolkien, the greatest storyteller of all time, linguist and literary figure, creator of the legendary Lord of the Rings myth, who grew up in Birmingham and created an entire mythology.
In October, I have met with Birmingham Music Archive Founder and Director Jez Collins in Birmingham. We have spoken about music which characterizes the city, another important factor that defines Birmingham, apart from industry,

Read more

Metal müziğin karanlık ve kasvetli temsilcisi SWALLOW THE SUN,

MelancHoly, Melancholia/ Will you wash my sins away?
Melancholia, Melancholia/ All these days are here to stay
MelancHoly, Melancholia/ Will you chase the sun away?
My melancholia/ I need you to stay”

Read more

“MelancHoly, Melancholia/ Will you wash my sins away?
Melancholia, Melancholia/ All these days are here to stay
MelancHoly, Melancholia/ Will you chase the sun away?
My melancholia/ I need you to stay”

Read more

Aynı gün içinde 4 mevsimi birden yaşadığımız, birbirinden güzel 9 grubun aynı sahneyi paylaştığı bir festival : Bosphorus Metal Fest!

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ve gelenekselleşmeye doğru giden Bosphorus Metal Fest, 21 Eylül 2024 tarihinde İstanbul Küçükçiftlik Park sahnesinde yeniden sevenleriyle buluştu.

Read more

Akdeniz bölgesi nedense metal müzik açısından Avrupa’nın geri kalanından daha kısır bir coğrafya. Yunanistan bu konunun dışında kalıyor tabii ki. Portekiz, İspanya, İtalya ve biz ne yazık ki metal diyarının kırsal topraklarıyız. Bugün sizlere tanıtmak istediğim grup müzikal anlamda beni cezbetmiş bir İspanyol grubu.

Read more

1994 yılından beri Metal Müzik piyasasını takip ediyorum. Bu konuda dinozor oldum denilebilir ama asla bir dinozor değilim. Her zaman bu müzik tarzının içinde yeni şeyler aradım ve buldum. Bugün popüler olan birçok grubun ilk albümlerinden beri takip ettim. Benim için öyle gruplar oldu ki neden geniş kitlelere ulaşamadıklarına anlam veremedim. Özellikle Metal Müziğin öldü denildiği popun ve rapin dünyayı kasıp kavurduğu yıllarda doğan aşağıda bahsedeceğim grupların neden bir yerlere gelemediğini bir türlü çözemedim. Bahsedeceğim grupların hepsi 90’ların sonu 2000’lerin başında kurulmuş ve yeni metal çağına katkıda bulunmuş gruplar. Ama zaman yitip gitmiş olsa da bu grupları sizlere biraz tanıtmak istiyorum belki dinlemek istersiniz.

AM I BLOOD

Ülke : Finlandiya

Aktif Yıllar : 1992 -1997 1997 – Günümüz

Am I Blood 1997 yılında Helsinki’de o zamanın yükselen Thrash Metal etkisiyle kurulmuş bir grup. 1992 ile 1997 yılları arasında St.Mucus ismi ile müzik yapan grup ismini 1997 de eleman değişiklikleri ile Am I Blood olarak değiştiriyor. Klasik thrash grupları olan Metallica, Testament, Annihilator tarzında bir müzik yapmaya başlayan grup ileri ki albümlerinde kendi tarzını geliştirmiş bir hal almıştır. Özellikle 1997’de çıkan grubun kendi ismini taşıyan ilk albümlerinde Metallica etkisi bir hayli görülmektedir. Hatta albüm kapağı bile Master of Puppets a gönderme olarak haçlarla doludur. 1998 yılında ki Agitation albümleri de Thrash Metal e saygı duruşu niteliğindedir. Ama grup bu albüm öncesinde bir dağılma süreci yaşasa da bunu çabuk atlatarak yollarına devam ederler.

(Am I Blood – Finlandiya)

Ama grubun beni asıl etkileyen ve bu grubu beğenmeme sebep olan albüm The Truth Inside The Dying Sun dır. Bu albüm özellikle vokaller ve sonrasında da sound açısından ilk iki albümlerinden çok daha etkili ve farklıdır. Painful Ignorance, Gone With You, Lies Wrote Mysteries ve The Truth Inside the Dying Sun parçaları benim için hit olmuş parçalardır. Vokalist Janne Kerminen albümün genelini sesi ile şekillendirmiş. Bu albümün bende yarattığı sanki Kuzey Amerika thrash metaline Finlandiya duygusal soundu katılarak ortaya daha değişik ruhu olan bir Metal albümü çıktığı hissidir. Grup bu albümden sonra Metal camiasından istediği ilgiyi çekememiş ve uzun bir süre uyku haline çekilmiştir. Tarihler 2008 yılını gösterdiğin de grup birden bire Shadows with the Colors adında bir parça yayınlarlar. Bu parça ile ortamı koklamışlardır adeta. Sonrasında 2011’de bu parçanın da içinde bulunduğu Existence of Trauma albümlerini yayınlarlar. Artık tarzları biraz daha moderndir ama hala thrash yapmaya devam etmektedir. Am I Blood 2011 yılından beri sessiz durumda beklemektedir.

BLINDED COLONY

Ülke : İsveç

Aktif Yıllar : 2002 – Günümüz

Blinded Colony ilk çıktığında benim hayranı olduğum In Flames ile özleştirilen bir gruptu. İlk albümleri olan Divine pek bir varlık gösteremeyen bir albüm olsa da grup 2006 yılında çıkardıkları Bedtime Prayers albümü ile kendini duyurdu. Bu albümde kullandıkları riffler ve ton In flames i andıran cinstendi. Hani bir grubu çok seversiniz ve onun tarzında müzik yapan diğer grupları arama isteğiniz olur ya işte o arayış sonucunda ben de Blinded Colony ile tanışmıştım.

Grubu ön plana çıkartan ise gerçekten modern İsveç Death Metal soundunu kullanarak oluşturdukları Bedtime Prayers albümü olmuştur. Bu albüm sayesinde Avrupa genelinde çok ses getirdiler.

(Blinded Colony – İsveç)

Ama nedendir bilinmez, bu albümle kazandıkları ivmeyi bir daha asla yakalayamadılar. Üstelik Bedtime Prayers albümünün başarısı sonrasında Sonic Syndicate ve Dark Tranquility ile beraber Avrupayı turladılar. Ayrıca Xbox oyunu olan The Darkness ‘te Once Bitten, Twice Shy parçaları soundtrack olarak yer aldı. Ama In Flames gibi grup ile özdeşleşmek ve iki büyük grupla Avrupa turu yapmak Blinded Colony’e hiçbir şey katamadı maalesef. Grup 2002 ile 2008 yılları arasında 8 üye değişikliği yaşadı. Bu durum onların yeni materyaller üretmelerine engel oldu. Grup 2011 de isimlerinin The Blinded olarak değiştiğini açıkladılar. Şu an için yeni gelecek bir albüm olup olmadığını bilmiyoruz ama bu grubun cidden Bedtime Prayers tarzında bir albüm daha çıkarmasını sabırsızlıkla bekliyorum.

STONEGARD

Ülke : Norveç

Aktif Yıllar : 2000 – 2008

Tarih 10 Ocak 2007 biletimi aldım sabırsızlıkla Everygrey konseri için Taksim’e geçtim. Bu konserin ön grubu olan Stonegard’ı da çok merak ediyorum tabii. Konser açıklandığında grubu araştırıp parçalarını dinledikçe cidden hayran olmuştum kendilerine. Mekana geldiğimde konserin Everygrey tarafından iptal edildiğini öğrendiğimde çok sinirlenmiştim. Mekanın karşısındaki tekelden bir bira alayım da kafam dağılsın derken içeriye dört sinirli tipin girmesi ile dumur oldum. Karşımda Stonegard grubu vardı! O zamanlar maalesef telefonumun kamerası yoktu ve bu benim için çok acı bir anı olarak kaldı. Adamlar da konserin iptal olmasına çok sinirlenmişlerdi. Kendileri gelmiş ama Everygrey gelmemişti ve onlar da bizimle beraber konserin iptal olduğunu mekanda öğrenmişlerdi.

(Stonegard – Norveç)

Neyse bu anımdan sonra grubu anlatalım biraz. Stonegard; stoner – groove metali harika icra eden bir gruptu. 2005 yılında çıkardıkları ilk albümleri Arrows ile ilgi odağı olmuşlardı. Vokalistleri Torgrim Torve sağlam bir ses ve iyi bir frontman idi. Arrows albümü thrash ögelerini de yer yer barındırmaktadır ve bu nedenle grup tarz olarak stoner mı thrash mı yapıyor acaba diye düşündürebilir. Ama 2006 yılında yayınladıkları ve benim aşık olduğum From Dusk till Doom albümlerinde daha sert bir sound ile stoner metal grubu olduklarını tüm dünyaya ilan etmişlerdi.

2008 yılında yakaladıkları başarı sonrası Norveç devi Enslaved ile turneye çıktılar. Ama ne yazık ki bu turneden sonra dağılma kararı alarak metal mezarlığına gömüldüler. 2007 yılından beri playlistim de olan bir grup Stonegard. Kimbilir, belki bir gün tekrardan bir araya gelirler.

SCAR THE MARTYR

Ülke : ABD

Aktif Yıllar : 2013 – 2015

Dağılmasına en çok üzüldüğüm grup diyebilirim. Ama bir grupta çok egolu adam varsa yürümüyormuş demek ki. Slipknot’un eski davulcusu Joey Jordison yanına Strapping Young Lad gitaristi Jed Simon ve eski Darkest Hour gitaristi Kris Norris alarak kurduğu gruba bir de vokalist Henry Derek’ i ekleyerek Scar the Martyr ‘i kurduklarında bu durum nu metal camiasında bir heyecan yaratmıştı. Grup aslında bir yan proje olarak görülüyordu ama Aralık 2013’te Slipknot ile yolları ayrıldığında Scar the Martyr, Jordison’un birincil odak noktası haline geldi. Sonrasında 2013 yılında çıkardıkları grup ile aynı adı taşıyan albüm harika bir başlangıçtı aslında. Albümde birçok hit parça bulunmaktaydı. Revolver dergisinde albüm epeyce övülmüş, Roadrunner Rocords ile anlaşma yapılmıştı.

(Joey Jordison’lı Scar the Martyr – ABD)

Sonrasında 2013 yazında Kuzey Amerika ve İngiltere turnelerini yaptılar. Ama birdenbire vokalist Henry Derek grup üyeleri ile müzikal farklılıklarımız var diyerek gruptan ayrıldığını açıkladı. Sonrasında Joey Jordison ; Henry Derek’in ayrılmadığını,  gruptan kovulduğunu ve yollarına yeni bir vokalist ile devam edeceklerini açıkladı. 2016 yılında grubun kurucusu Joey Jordison grubun dağıldığını ve kendisinin başka projelerle ilgilendiğini söyleyerek çok güzel olabilecek bir hikayeyi sonlandırmış oldu. Buradan kendisine grubun dağıldığını neden üç sene bekleterek söylediğini soruyorum ben de.

Bu listeye başka bir yazımda devam edeceğim. Bir şekilde yok olup gitmiş güzel gruplar var ve bunları hatırlamanıza yardımcı olmak, eğer ki hiç duymadıysanız arşivinize bu grupları kazandırmayı görev edinmiş olan ben, yeni yazımda görüşene kadar iyi ve öfkeli kalın diyorum.

 

©2024@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”