Henüz Bosphorus Fest’in etkisi, heyecanı ve anıları tazeliğini yitirmemişken bu sefer yine Bosphorus Productions ve Portals Booking iştirakleriyle organize edilen Portals Metal Fest’e son sürat giriş yaptık. Portals ülkemizde gerçekleşen diğer festivallerden biraz daha farklı ve sert tarzları bir araya getirmeyi amaçlayan, Metal müziğin yeni keşiflerine doğru deyim yerindeyse bizlere bir “Portal” açmayı amaçlayan çeliği burnunda çok yeni bir festival. Kadroda bulunan hemen hiçbir grubu daha önce Türk sahnelerinde izlememiştik.
Grupların çoğunluğu ilk defa geliyordu, neredeyse 1 tam gün sürecek olan 7 grupla festival için heyecan doruktaydı! Bu festival de görevli olmamın yanı sıra menajerliğini üstlendiğim Illusions Play grubunun festivalin açılışını yapacak olması benim için ayrı bir heyecan ve gurur kaynağıydı! Tüm hazırlıklar tamamdı, gruplar kulislerde, seyirciler alanda yavaştan yerini alıyordu, Illusions Play’in mavimtırak ışıkları ve yırtıcı melankolisiyle portalı sonuna kadar açıyorduk!
ILLUSIONS PLAY
Kendilerini ilk izlediğim günden beri grup aklıma sahnede taktıkları siyah peçeler, kostümleri ve Atmospheric Doom Metal’in sınırlarını zorlayan Sound’larıyla kazınmıştı. Bugün bile hala menajerleri olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Hangisi olduğu fark etmez bir festivalin açılış grubu olmak zordur. Seyirci henüz alanda kendisini yeni yeni hissettirir, saat erkendir vs. Objektif olarak söyleyebilirim ki Illusions Play bunlara hiçbir zaman kafayı takmadan işini son derece profesyonel şekilde icra eden bir grup. Onlarla çalışmak kolay, keyifli ve melankolik. Bu melankoliyi ve Doom Sound’u yeni kadın vokalleriyle ikiye katlamış durumdalar. Bizlere Portalın erken saatlerinde iyi hazırlanmış dekorları, görselleri ve kostümleriyle birlikte hırçın bir Doom sundular, şarkılarındaki gitar taramaları ve genel atmosferleri sebebiyle birçok seyirciyi uzak diyarların illüzyonuna götürdüler. Grubun önünün çok açık olduğunu biliyor ve kendilerini tekrardan tebrik ediyorum!

OCULOS
Illusions Play sahneden indi ve changeover başladı. Bu grup değişimleri sırasında dışarıya giriş-çıkış yapılabilme imkanı seyirciyi rahatlattı. Aksi taktirde kapalı alanda yaklaşık 10 saat sürecek bir metal müzik yolculuğu nasıl geçerdi tahmin etmek istemiyorum. Dışarıda sohbetler devam ederken içeriden yükselen Death Metal sesleri duyduğum gibi tekrardan içerideyim. Sahnede İzmirli dostlarımız Oculos var. Sahneleri sonrası kendileriyle konuşma fırsatı yakaladığım için nispeten genç, hızlı, hareketli arkadaşlar olduklarını biliyorum. Bu özelliklerini sahnelerine yansıtmakla kalmıyor, yaşatıyorlar. Kendi adıma grubu ve Sound’unu çok beğendiğimi söyleyebilirim. Klasik Death elementleri dışında ortada Thrash/Groove hareketliliği de mevcut. Bu yanları sebebiyle de seyirciyi hemen içeriye alabiliyorlar. Oculos çok daha fazla sahne bulması ve izlenmesi gereken bir grup. Portals sayesinde buradaki notlarımı da alıyorum.

CARNATION
Hiç yalan söylemem zaten iyi de beceremem, Oculos sonrası şöyle bir nefeslenirim, dışarıda daha fazla takılırım, Carnation grubuna da şöyle bir bakarım diyordum. Belçikalı dostlarımız hakkında hiçbir bilgim yoktu. Carnation sahnedeyken, evet kendilerine şöyle bir baktım, sonra döndüm tekrar baktım… Bu nedir Ahmethan ya senin ben önyargılarını, cahilliğini… Evet belki günümüz metal müzik Dünyasında her gün yeni bir grup çıkıyor, zaman çok hızlı geçiyor vs ama bu grup nasıl kaçırılır… Cayır cayır bir Sound, bir an bile olsun yerinde durmayan grup üyeleri, Vokalde kıpkırmızı kafasıyla sanki bir Hellboy, üzeri derili zincirli falanlı filanlı… Yani anlayacağınız bir metalcinin kendisini bulup üzerine tekrardan kaybedeceği her şey bu oluşumda mevcut. Yerimden kıpırdayamadım sonra çok kıpırdadım… Carnation benim için festivalin en az beklentiyle gidip en şaşırdığım grubu oluyor.

BAEST
İşte bu oluşumdan tamamen emindim, tamamen beklediğim şeyle ve ötesiyle karşılaştım. 18 Ekim günü Baest izlemeyen metalciler çok şey kaçırdı arkadaşlar. Son albümleri Colossal ile daha da bir gaza gelip dinlemeye son sürat devam ettiğim Danimarkalı grup çıtayı artık çok yükseklere koyuyor. Her festivalin aranan grubu ve kanları onlar! Görece kendilerine göre az bulduğum seyircilerine Wall Of Death ler mi yaptırmadılar, Mosh pitler mi çıkarmadılar. Vokal bir ara kendini seyircinin arasına mı atmadı. Kısaca Baest’te ne ararsanız vardı. Müthiş bir özlemle onların tekrardan ülkemize gelip uzun bir Headliner şov vermelerini bekliyorum, zira kendilerine pek doyamadım ama foto çekilmeyi ihmal etmedim.

MORIBUND OBLIVION
Festivalin diğer bir yerli metal müzik grubu ülkemizi yurt dışında da gururla temsil eden Moribund Oblivion izlemenin zamanı gelmişti. Yeni albümleri Intertemporal dan şarkılarını Avrupa turnelerinde halihazırda çalıyorlardı fakat albümün ülkemizde henüz yeni çıkış yapması sonucu albümdeki birçok şarkıyı yeni dinleme fırsatı yakalayacaktım. Grubun daha önceki Kçp performansları açık hava festivalinin avantajlarını sonuna kadar kullanmaları sebebiyle gayet başarılı geçmişti fakat bu festivalde bana geçen Moribund Oblivion’un kendisini kapalı alanlarda daha iyi ortaya çıkardığı sonucu oldu. Vokal Bahadır Uludağlar’ın sesini son derece iyi duyduk. Grubun iyi gitar riffleri son derece iyi bir davulcuyla taçlanınca ortaya güzel bir Black Metal resitali çıkıyor. Grup tabi ki anavatanda daha bir güçlü, daha bir gaz çalıyor ve bu Moribund seyircisine kesinlikle geçiyor. Günün en iyi performanslarından birine imza attıktan sonra Moribund sahneden iniyor ve Black / Death geçiş süreci başlıyor. Sıradaki durak…

DEMONICAL
İsveç Death fırtınasını (böyle deyince de futbolcu anonsu gibi oldu idare edin..) ilk defa sahnede canlı izleyecektim. Kayıtlardan az çok neyle karşılaşacağım hakkında tabi ki bir fikrim var Demonical köklü bir grup fakat yine de çok hazırlıklı olmadığım daha ilk şarkıdan itibaren kanıtlanmış oldu. Aklıma ilk gelenler “İşte İsveç Death’i bu ya” “Pure Death abi” “Melodik falan değil bam bam bam” gibi şeyler oldu. Bu algımı hanedan arması gibi gözümüze koca koca sokulan İsveç bayraklı görselleri pekiştirdi. Demonical gitarları çok tecrübeli ve kütür kütürdü, davul arkadan gümbürdüyordu, vokal İskandinav tanrılarının gök gürültülü atmosferini sesiyle destekliyordu. Festival boyunca iyi duyulan sesin geldiği iyiliğin belki de son noktasıydı. Bu tarzı sevenler için yaklaşık 1 saat bayram havasında geçti. Daha iyisi şu olurdu, böyle olsa güzel olurdu kıyaslarına giremeden haldır huldur Demonical izledik/dinledik. Tekrar gelsinler, tekrar dinleriz.

SETH
Festivalden aldığım kısa notlar işte bu beklenen Fransız Black Metal üstadları ile nihayete eriyordu. Kendilerinin rehberliklerini üstlenmekten her an keyif aldım. Gerçekten harika adamlar. Onlarla tanışabildiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Bir grup sahnede bu kadar Black, sosyal hayatta bu kadar White olabilir. Bana çok keyifli geçen birkaç gün verdikten sonra seyirciye Black Metal atmosferini makyajları, kostümleri ve sahne oyunlarıyla, dekorlarıyla çok çok iyi bir şekilde yansıttılar. Pelerinler giyildi, davullar gümbürdedi. Şallar atıldı, gitarlar cırladı. Fransa tarihinde önemli bir yeri olan sahne dekorları ellerde tutuldu, seyirciyle muazzam iletişim kuruldu, Türkçe bile konuşuldu. Çok beğendiğim son albümleri dışında eski şarkılarına da yer verdikleri Setlist’leri gayet doyurucuydu. Böyle bir kapalı mekan festivali için harika bir son grup performansı sundular ve seyirciyle son derece sıcak, sevecen, samimi geçen bir Meet N Greet yaptılar. Portals festivali böylece sona erdi, nice hatıralar birikti, bir metalcinin geçirebileceği en iyi Ekim ayı hafta sonu geride kaldı. Sesten ışığa, Merch çalışanından organizatörüne bu festivalde yer alan, emek veren herkese sonsuz teşekkürler. (Bu festivalde Merch alanını görmeniz lazımdı… Metalcinin Perşembe pazarıydı…) Seth grubundan Vincent’ın söylediğine benzer şekilde bu festivalde kötü olan tek şey bitmesi oldu. (Kendisi tek kötü olan şeyin Türkiye’den ayrılacakları olduğunu belirtmişti.) 2026 Portals’ı müthiş bir heyecanla bekliyoruz. Hepinizi çok seviyoruz. Esen kalın, sağlıkla kalın, Metal ile kalın efenim. Nice festivallere!

©2025@metaloda
“Her hakkı saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Başka yerde yayınlanamaz.”



