Yerde ayaklarımı uzatmış, sırtımı kanepenin ayaklarına yaslamış oturuyorum. Sağımda içi ağzına kadar dolu küllük, kenarından sarkan, sönmeye yüz tutmuş bir sigara. Solumda neredeyse bitmiş büyük bir şişe rakı (Bardak yok..) Önümdeki “Tv” ekranında “Loop”a alınmış, sürekli dönen “Lethargic Dialogue” klibi. Bir rakıya, bir sigaraya, arada bir de ekrana bakıyorum. Videonun başında elde dönen çakmak gibi başım dönüyor. Depresif düşünceler, bitik bir karaciğer, antidepresanlar, anksiyeteler, ilaçlar, mahvolmuş bir hayat, “Psychonaut 4”… 2015’te keşfettiğim “P4” (böyle deyince aklıma bir “DSBM” grubundan ziyade evdeki “Play Station 4 Pro” geliyor ama kısaltma işte.) “Youtube”da gördüğüm günden beri dinlemeye asla ara vermediğim bir “DSBM” grubu. “P4” Yukarıda anlattığım hikaye ve binlercesi gibi bir çok zor anımda bana arkadaşlık etti. Konsere geçmeden önce nedir bu “DSBM” sadece biraz sert müzikle harmanlanmış, üzgün ergen intihar girişimlerimi, yoksa fazlası mı? Biraz bunlara bakalım.
Posts
Konserlerde Cep Telefonu Sorunsalı
Bir zamanlar sadece hayal edebildiğimiz, Uzay Yolu (Star Trek) dizisinde gördüğümüz cep telefonları, salt iletişim aracı olmaktan çıkarak günlük hayatımızın neredeyse her alanına hâkim oldular. Hayatımızı kuşatan sosyal medyadan fotoğrafçılığa, navigasyondan eğlenceye kadar modern yaşamın ve adeta vücudumuzun bir uzantısı haline geldiler. Öyle ki, cep telefonumuz yanımızda değilken kendimizi eksik ve güvensiz hissediyoruz. Cep telefonları konser deneyimimizi de büyük ölçüde etkiledi: hayatımıza kattığı kolaylıkların yanı sıra, konserlerin büyüsünü bozup bozmadığı konusu da tartışmalara açıldı.
Küçük yaşlarından beri müzikle büyümüş, müziğin heavy metal ve hip-hop ağırlıklı olarak her türü ile ilgilenen Botan Beyaz ile Metal Oda için Mine Gürevin söyleşti. Ankara Keçiören doğumlu olan Botan, paylaşımlarına Instagram üzerinden gitarlarını kendi çaldığı Metal cover’ları ve kendi yazıp söylediği İngilizce Rap parçaları ile başladı. Tupac’ın Hail Mary ve Changes parçalarını cover’layarak dünya çapında milyonlara ulaştı. Pek çok müzisyenin albümünde, session gitar çalan Botan Beyaz, adından daha çok söz ettirecek yeni proje hazırlıklarında.
Guns N’ Roses serimizin ilk bölümünde grubun tarihçesine değinip üyeleri daha yakından tanımıştık.
Bu ikinci bölümde ise grubun kimyasında önemli bir yere sahip olan, yayınlanmasıyla Billboard Hot 100’de 10. sıraya çıkan ve rock müziğin bu dev grubu tarafından yalnızca 5 dakika içerisinde yazılmış olan ‘’Don’t Cry’’ power balladının analizini yapıp ardından hikayesini ele alacağım.
Guns N’ Roses grubunun yakın zamanda ülkemizde vereceği konser büyük ölçüde yarattı. İsimlerini müzik tarihine altın harflerle yazdırarak dönemlerine damgasını vuran, rock tarihinin en önemli gruplarından olan Guns N’ Roses ve grubun kimyasında büyük ölçüde yere sahip olan “Don’t Cry” parçasının yazılma hikayesini mercek altına alalım istiyorum.
Çoğu çiftin ortak şarkısı haline gelmiş, adı geçtiğinde yüzlerde acı-tatlı bir tebessüm oluşturan, her ne kadar “ağlama” dese de çoğu zaman ağlatan bu şarkının hikayesine geçmeden önce, bu şarkıyı yalnızca 5 dakika içerisinde yazmış müzik devlerini ve gruplarının tarihini biraz yakından tanımak lazım.
27’ler Kulübü terimi, özellikle 1960’lar ve 1970’lerde büyük rock yıldızlarının ölümleriyle birlikte görünür ve popüler hale geldi. Zamansız ve genç yaştaki her yeni kayıp, bu anlatıyı derinleştirerek şöhret, yaşam tarzı ve kader üzerine spekülasyonları artırıp, etrafında bir gizem halkası oluşturdu.
Selam gençlik! Nasıl gidiyor? Yeni bir yıla giriş yaptık 2025 bütün güzellikleriyle bizimle olsun falan filan derken yine dakika bir gol bir saçma sapan şeyler yaşanmaya başladı… Ocak ayının son günleri son derece keyifsiz geçiyor, tutunabildiğimiz dallara sarılmaya çalışıyoruz. Bu dallardan bizim için en kuvvetli olanları genelde Metal Müzik ve konserleri oluyor.
Black Sabbath‘tan Gojira‘ya hayranı olduğumuz metal müzik sanatçılarının çevreci ve vegan duruşlarına bir göz attık: